FragmanYorum – SD Comic Con 2018 Fragman Yorumlamaları

Vay be zaman ne çabuk geçiyor. Bir sene göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş bile. Bir Comic Con daha geldi geçti, yine gidemedim, hiç gidemem zaten, yine uzaktan izleyip “Kim bilir ne çok eğleniyorlardır orada?” deyip iç geçirmekle yetindim. Her zaman ki gibi cosplay resimlerine bakıp, millet ne güzel şeyler yapmış diyebildim. Panelleri görüp “beni de tanısalar çok severler” diye teselli aradım. Bu kadar şey arasında tek mutluluğum Comic Con’a özel fragmanların bir kısmını burada da izleyebilmiş olmam. İtiraf etmem gerekirse içerikler geçen senenin yarısı kadar bile heyecan yaratmadı bende. Bunda benim odaklanacak kadar vaktim ve takatim olmaması kadar, öyle aşırı heyecan yaratacak bir şeyler olmaması da etken sanırım. Yine de elimizde yorumlayacak bir şeyler var elbette.

Fragmanlara geçmeden gelen bir kaç habere yorum yapalım. Öncelikle Buffy’nin dönüşü beni çok heyecanlandırmadı açıkçası. Whedon’ın o eski havası kalmadı, konsept de bugün için artık fazla ergen kalıyor olacağı için hiç motive değilim. Clone Wars’la ilgili fragmana yorum yapmayı düşündüm ama çok bir şey sunmadığı için pas geçtim. İçimdeki geek heyecanlansa da mantığımın sesi, Disney’in Star Wars’a fazla ticari yaklaşmasının ne kadar kötü sonuçlar doğurabildiğini hatırlatıyor.

Sonracıma Young Justice: Outsiders’ın DC Universe’de olmasına ne kadar üzüldüğümü anlatamam. Normal bir kanalda olsaydı belki Netflix’de görürdük bir gün. Aşağıda da söyleyeceğim, Marvel ve DC’nin kendi platformlarını açmalarına çok uyuzum. Her şey tek bir yerde toplanabilse keşke. Bir de She-Ra’nın yeni resimleriyle ilgili yorumum, olmamış. Feminist, seksist falan değil, benim çocukluğum bu değil. Thundercats’i de batırdınız zaten. She-Ra’ya çok gazdım, gene izleyeceğim ama yine de şu an için olmamış. Neyse. Konumuza dönersek.

Bir nevi yeni bir gelenek olarak (2.sini yapıyoruz ya) Comic Con’a özel yayınlanmış ve ilgi alakama nazar olmuş fragmanları bir kez daha yorumlamak için oturdum bilgisayar başına. Her zaman ki gibi sadece ilgimi cezbeden fragmanları ele aldım. Dizilerin devamları ya da yorum yapasım gelmeyen fragmanları pas geçtim. Alfabetik sıraya göre dizdim. Bazı altta yer almayan ve bahsedilmesi gereken bir iki fragmanı da not olarak düşeyim, başlayalım.

Clone Wars ve Young Justice: Yukarıda bahsettim. O sebeple pas geçiyorum.
The Dragon Prince: Yani, bir animenin beni heyecanlandırması zor. Konuya çok hakim de olmadığım için buraya koymadık.
Invader Zim: Bu Nickelodeon animasyonu için yazı kafamda hazırdı, dedebey şeklinde nerede eski çizgi filmler falan tadında ama Overlord’u yorumlamayı seçtim, liste dışı kaldı. Çok saçmaydı zaten.

Sanırım her şey tamam. Hazırsanız başlayalım;

Aquaman

İlk sırada olması tamamen tesadüf ama herhalde Comic Con’un en büyük olayıydı Aquaman. Son derece etkileyici görünüyor, bu su altı muhabbetlerini Justice League’den daha güzel ele almış olmaları da başarılı, düzgün klasik bir hikaye anlatıyor olması da artı, çizgi romanlardan aşina olduğumuz bir kaç kötü adamı da gösterdiler, etkileyici olması açısından köpek balıklı kavgalar falan var vs. vs. Yine de sanki daha fazla heyecan yaratması gerekmiyor muydu? Yani fragman yapması gereken her şeyi yapsa da o eski heyecan mı yok ortalarda acaba? Yoksa herkes DC’ye önyargılı mı yaklaşıyor artık?

Böyle diyorum ama bende de aynı heyecan olmadığını itiraf etmem lazım. Sağda solda gördüğüm Black Panther benzetmelerini gereksiz buluyorum, her taht için dövüşte konuyu oraya bağlamak çok saçma bir yaklaşım. Onun dışında Mamao’nun Aquaman’inin başarısız olduğunu düşünüyorum. Çok kasıntı ve yapmacık duruyor. Hikaye de fazla standart olmuş. Yani çok fazla bir twist alanı yok gibi görünüyor. Bu konuda suçlayamam, ellerinde en rahat anlatılabilir Aquaman hikayesi “Throne of Atlantis”, haliyle onu anlatmışlar ama o da çok bariz bir hikaye olmuş gibi duruyor. Harry’den çalıntı, “balıklar konuşuyor” kısmına hiç girmiyorum. Yine de Comic Con fragmanları içerisinde sinemaya gitmeye değeceğini düşündüğüm nadir işlerden. En azından etkileyici bir Atlantis görmek için bile izlenir gibi duruyor.

Deadly Class

Dürüst olalım, eğer işin içinde Benedict Wong (Doctor Strange’in Wong’u yani 🙂 ) ve Russo Kardeşler olmasaydı bu diziyi çok ciddiye alıp burada yer bile vermezdik. Çizgi romanını duymadığım (benim ayıbım) ve SyFy adlı kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışan ama bütçesi el vermeyen gariban bir kanalın elinden de çıktığı için gram umurumda olmazdı. Ancak bu isimler var ve haliyle en azından şöyle bir bakmak gerek.

Fragman fena durmuyor. Yani vermesi gereken gazı, dizinin sunma arzusunda olanları güzelce ortaya koyuyor. Konu olarak R Rated bir Kingsman olma arzusunda gibi duruyor. Dövüşler, şiddet televizyona (hele ki SyFy’a göre) başarılı duruyor. Yönetmenlere zaten ses çıkartmıyoruz. Yine de içinizde “Bu bir SyFy işi” diye bir soru işareti kalmıyor mu? Bende de var. Hayırlısı diyelim. Belki bu vesileyle çizgi romanı dilimize çevrilir okuruz.

Disenchantment

https://www.youtube.com/watch?v=Gp_RnJcb8Ig

Simpson ve Futurama’nın yaratıcısı Netflix’e fantastik kurgu temasında dizi yapıyor. Şu cümle bile heyecanlanmaya yeter sanırım. Simpson izlemeyeli baya oldu, mevcut durumunu bilmiyorum ama Matt Groening’in yaratıcılığından bir şey kaybettiğini düşünmüyorum. Fantastik dünyalar da kendisinin şimdiye kadar dahil olmadığı bir alan olduğu için eminim içinde pek çok birikmişi, çılgın geyikleri, esprileri vardır. Bir de Netflix gibi tamamem özgür bir alanda olmanın avantajını da kullanırsa tadından yenmez. Fragman da bu duruma zarar verecek bir şey yapmıyor. Son derece düz ve temiz, yine de eğlenceli bir hava yaratıyor. Dahası olduğunu da hissediyorsunuz. Çok rol yapmaya gerek yok. Sabırsızlanıyoruz.

Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald

İlk filmi izlediğimde çok üzülmüştüm, evet üzülmüştüm. Koskoca Harry Potter evreninden böyle dandik bir film çıkması bende hayal kırıklığı yaratmıştı. Sıkıcı, karanlık, temelde hiç bir yere bağlanamayan bir hikaye, çok yapmacık karakterler, HP evreninde bile kullanılmış twist vs. vs. İkinci filmin fragmanı geldiğinde de hiç bir ders almadıklarını üzülerek gördüm.

Başkaları nasıl bakıyor bilemem ama benim HP evreninden çıkacak bir spin-off’tan beklediklerimle, o evreni sevme sebeplerimle bu filmin sundukları kesinlikle örtüşmüyor. Kime ne şekilde hitap etmeyi hayal ediyorlar bilmiyorum ama sinemada izleme kaybına girmeyeceğim kesin olan filmlerden biri Fantastic Beasts 2. Fragmanda tek hoşuma giden yer Newt Scamander’ın öğrencilik yıllarındaki sahne oldu, ki bu konuda tek olduğumu düşünmüyorum. İşte o hissiyatı takip etmek varken, bizi farklı okullardaki farklı büyü disiplinlerine sokmak varken, böylesi yavan bir filmle karşımıza çıkmaları üzücü. Ayrıca biri Johnny Depp’in bittiğini hatırlatsın şunlara.

Glass

M. Night Shyamalan (ismi yazması göründüğünden daha zor) efsane filmleriyle bir dönem ortalığı kasıp kavurmuş, sonra da ardı ardına başarısız işlerle dibe vurmuştu. Bu sene gösterime giren (ve benim hala izleyemediğim) Split ile karizmayı bir miktar toplamış sanıyorum. Hazır havayı yakalamışken süper kahramanlar da revaçtayken bunu kullanayım diye düşünmüş olsa gerek. Unbreakable ile Split’in devamı olarak Glass filmini gösterime sokmaya hazırlanıyor. MNS’nin (ismi zor diye kısalttım, hehe) hiç bir filminin devamı olabilir diye düşünmemişim. O sebepten olsa gerek bu filmle ilgili karışık duygular içindeyim.

Unbreakable’ı bir orijin filmi gibi değil de, çizgi roman kültürüne bir saygı duruşu olarak görmüştüm her zaman. Şimdi oradan bir yerlere bağlama çabası ne kadar tat verir soru işareti. Kendisinin tarzı tatmin edici bir süper kahraman hikayesi anlatmaya ne kadar uygun (Unbreakable daha drama ağırlıklı olduğu için o zaman yemiştik ama aynı numarayı bir daha denemek?) soru işareti. Split bu tarz bir şeye ne kadar uygun (ben bilmediğim için yani) soru işareti. Bakalım cevaplar nasıl olacak? En azından merakımız var.

Spread the love

1 geri izleme / bildirim

  1. DiziYorum - Disenchantment (2018) - AltDünya

Bir yanıt bırakın