ProgramYorum – Conan Without Borders S01 (2018)

Conan Without Borders

Tür: Komedi, Belgesel, Gezi
Platform: TBS
Süre: Bölüm başına 42 dakika
Bölüm Sayısı: 6

Giriş

Bu siteyle ilgili yapmak isteyip çeşitli nedenlerden hayata geçiremediğim pek çok şey var. Yani genel olarak memnun olsam da esasen site an itibariyle kafamdaki mükemmel halinde değil. Yine de en çok istediğim şey olan “Ana akıma kapılıp giden” sitelerden biri olmamamız, buralarda çok bilinmeyen ama benim için özel olan pek çok şeyin tek yazıyla da olsa temsil ediliyor olması (Nirvana, Terry Pratchett, Steve Martin, Xena gibi) beni çok sevindiriyor. Bugün yine bu tip kişisel bir yazıyla karşınızdayım.

Amerika’da “Late Night” diye bir kültür var. Temelde prime time sonrasına denk gelen zaman diliminde yer alan “talk-show” programlarını ifade ediyor. Talk-Show dediğim, işte bizdeki “Beyaz Show, Televizyon Makinası” (son dönemde Eser Yenenler Show diye bir şeyle temsil ediliyor) gibi düşünün ama haftada bir değil en az 4 gün devam ettiğini düşünün. Öyle ki Tonight Show, Late Show gibi uzun yıllardır devam eden, artık bir hanedan, kültür hazinesi durumuna gelme, hatta bu programların sunucuların değişiminin bile büyük olay yarattığı durumlar var. Haliyle bu konuda ciddi bir rekabet söz konusu.

Bana favori Late-Night sunucun kim diye sorsanız hiç düşünmeden Conan O’Brien derim. NBC’de Late Night programının sunuculuğunu yaparken tanıdığım, sonra kısa süreli bir Tonight Show macerası (ki Late Night’ın en önemli programıdır. Conan’ın gelişi ve gidişi ile ilgili o dönemde ne olaylar ne olaylar oldu, bilare anlatırım) ve en son olarak kablolu TV (Amerika’daki yani) kanalı TBS’deki Conan ile takip ettiğim, ancak bir süre sonra vakitsizlik vs.’den sadece YouTube kanalından gözlemleyebildiğim Conan, belirli formatı, sıradışı görüntüsü (uzun boyundan ve hem turuncu rengiyle hem de şekliyle farkını ortaya koyan saçlarından bahsediyorum) ve değişik mizah anlayışıyla benim gönlümde hep ayrı bir yeri olmuştu.

Artık kendisiyle mesafeli bir düzeyde görüşüyor olsak da, geçen gün Netflix’te “Conan Without Borders” adını görünce kalbim pır pır attı, daha Aquaman’i, Spiderverse’i falan izlememiş olsam da kısıtlı vaktimin tamamını bu programa ayırdım ve bir çırpıda bitirdim. Bitirince de elbetteki bu heyecanımı sizlerle paylaşmalıydım ve işte buradayız.

Artılar/Eksiler

Giriş çok uzadığı için oraya değil, buraya yazayım bari nedir “Conan Without Borders”. Şimdi Conan’ın TBS’deki şovunda pek çok yan segmenti oluyor. Ne biliyim oyun oynadığı bir kısım, ilgi çekici dükkanları, stüdyoları falan gezdiği kısımlar, her sene Comic Con’dan yaptığı bölümler falan. Bunların en ilgi çekicilerinden biri de, Conan’ın farklı ülkelere yaptığı ziyaretler. İşte “Conan Without Borders” kendisinin şovunda gezmiş olduğu 6 ülkedeki maceralarının bir toplaması. Bu ülkeler Küba, Kore, Meksika, İsrail, Haiti ve İtalya.

Şimdi Conan’ın tipini gözünüzün önüne getirdiğinizde bu ülkelerde nasıl aykırı duracağını direkt kafanızda canlandırabiliyorsunuzdur, ki bu gezilerin büyük kısmı mizahını bu aykırılıktan alıyor. Zaten Amerika’da bile fazlasıyla farklı duran Conan bu ülkelerin her birinde 1000 km’den seçilebilir tipiyle zaten ilk kahkahayı alıyor. Daha sonra bu son derece klasik bir hayat süren adamın o ülke kültürünü tanıma ve deneyimle çabası da mizahın ekstrası oluyor. Yani tipi zaten uymuyor, bir de o ülkeye özel, kendi alışkanlıklarından, kültüründen tamamen alakasız şeyler deniyor olmasının yarattığı tezatlık ve eğlence de paha biçilmez oluyor. Yani samba, rumba falan öğrenmesi, yerel içkileri yemekleri deneyimlemesi falan çok eğlenceli sahneler ortaya çıkmasına sebep oluyor.

Sadece deneyimleri değil, yerel halkla iletişimi, her ülkede çok çok acayip birilerini yakalayıp onlarla muhabbet ediyor olması falan da Conan’ın imzası zaten. Tanıyanların bildiği şahsına münhasır Conan tarzını bu ülkelerde hiç kaybetmeden aynen koruması da artı bir nokta. Bunun dışında çoğu ülkede dizilerde oynaması, müzik kliplerinde yer alması falan da ayrı bir tat. Bu komik tipli adam neye elini atsa eğlence çıkıyor zaten. Eğer kendi şovlarından herhangi birini izlediyseniz ne beklemeniz gerektiğini üç aşağı beş yukarı tahmin ediyorsunuzdur ve bu şovlar (belki İtalya bölümü hariç, o bölümü çok sevmedim) komedi unsuru olarak beklentilerinizi fazlasıyla karşılıyor.

Conan’ın mizahının yanında bu seride farklı bir yüzünü de görüyoruz. Uzun süredir takip edemiyorum ama izlediğim dönemde Conan politikaya çok derinlemesine girmeden, biraz daha yüzeysel bir yaklaşımda bulunuyordu programında. O sebepledir ki, “Conan Without Borders”ın bu kadar sağlam bir politik altyapısı olmasını beklemiyordum. Conan bu şovlar aracığılığıyla Amerika’nın mevcut başkanın dış politikasına, görüşlerine ve söylemlerine (Meksikalıları suçlu ilan etmesi, Haiti’ye b*ktan bir ülke demesi gibi) katılmadığını göstermeyi, bu ülkeleri yerinde görüp ona göre yorum yapmayı amaçlıyor ve bunu başarıyor. Normalde çok lay lay lom bir karakter olan Conan’ı bu kadar ciddi konularda sağlam yorumlar yaparken görmek şaşırttı beni.

Sonuç

Uzun zamandır takip edemediğim Conan’ın çok değişmemiş olan tarzını/kişiliğini hiç alışık olmadığım yerlerde görmek bana son derece eğlenceli geldi. Özlemişim bu turuncu kafalı, ukala, tuhaf adamı. Eğlence kısmı hala aynı ama özellikle de Conan’ın daha ciddi yanını da gösterdiği için bir kat daha fazla sevdim bu şovu. Conan’ı sevenlere zaten tavsiye etmeme gerek yok, sevmeyenler için de ilginç bir tanışma yolu olabilir. Tek sezon olarak an itibariyle Netflix’te var. Sanıyorum kısım kısım Youtube’da bile bulmak mümkün. En azından bir şans vermenizi tavsiye ederim. Böylelikle Conan ile ilgili yazı yazma görevimi de tamamlamış buluyorum. Bir sonraki yazıda görüşene dek esen kalın.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın