Geçen Ayın Çizgi Romanları – Eylül 2017

Bir süredir istediğim randımanda yazamıyorum. Belli ki eşinin hamile olması, sonrasında doğurması, sonrasında da babalık yapmak falan insanı biraz meşgul ediyormuş. 🙂 Bir de bunun üzerine bilgisayarım da bozulunca siteye ufacık bir yazı yazma imkanı bile bulamaz oldum. En sonunda gözümü kararttım ve WordPress’in uygulamasından yazmayı denemeye karar verdim. Hadi bakalım, hayırlısı.

Bu formattaki ilk yazımı ne zamandır kafamda olan çizgi roman özetleri bölümüne ayırmayı uygun gördüm. Her ay 250 lira civarında bir parayı çizgi romanlara ayırıyorum, ki bu ayına göre 8-14 arası bir çizgi roman ediyor. Bunların bir kısmını ÇizgiRomanYorum kısmımızda sizlerle paylaşmaya çalışıyorum ama bir kısmı, özellikle ana akıma denk gelen ve örneğin serinin bilmem kaçıncı sayısı olan çizgi romanlar güme gidiyor. O sebeple bu yeni serimizle o ay alıp okuduğum çizgi romanları daha özet bir şekilde yorumlamaya karar verdim. Bakalım hoşunuza gidicek mi? Buyurun efendim.

Moon Knight Cilt 1Marmara Çizgi

Bu ay en merak ettiğim işlerin başında geliyordu Moon Knight. Hep Marvel’ın Batman’iymişçesine bir hava yaratılan Moon Knight’ın okuduğum çoğu hikayesi aslında Batman’le çok alakasız. Bu ilk cilt de aynı şekilde tamamen şahsına münhasır bir öykü anlatıyor. Bir süper kahraman hikayesinden çok psikolojik gerilim öyküsü anlatan “Zırdeli” (Bu arada İngilizce’si “Lunatic”, Luna’nın ay olduğu düşünülürse akıllı bir kelime oyunu) kahramanımız Marc Spector’un kendisini bir akıl hastanesinde bulmasını ve neyin gerçek neyin delilik olduğunu keşfetmeye çalışması üzerine kurulu. Sıradan bir çizgi romana kıyasla kafanızı daha fazla çalıştırmanız gereken (zira göndermeler, çağrışımlar, meta referanslar falan gırla) bir roman olmuş. Özellikle o kendisiyle yüzleşme durumları falan çok acayip. Hikayenin akışı ve işlenişi de çok başarılı. Öyle ki, Marc’ın yaşadığı çelişkileri, paranoyayı, kişilik bölünmelerini direk hissedip siz de yaşıyorsunuz. Sırf bu hissiyat için bile okunur. Yalnız Marvel çizgi romanlarını bütünleşik evren sebebiyle okuyanlara, klasik “Kahraman günü kurtarır” tarzı hikaye bekleyenlere ve çizgi romanını yüksek tempolu sevenlere göre değil pek. Yine de ayın keyifle okunası işleri arasında yer alıyor.

The Amazing Spider-Man Cilt 22 : MuazzamMarmara Çizgi

Marmara Çizgi pek çok kişinin favori kahramanı Spidey’nin öykülerini yayınlamaya devam ediyor. Bu cilt bir büyük event’ten diğer büyük event’e sürüklenen Marvel evreninin biraz durulup yeniden yapılanmaya başladığı döneme denk geliyor. Bu hikaye de yeni olayların başlangıcını oluşturması adına önem taşısa da kendi içerisinde çok efsanevi birşeyler barındırmıyor. İleride önemli olacak pek çok konunun girizgahını yapmakla beraber normal, bildiğiniz Spidey maceralarından örnekler içeriyor. Bu kötü birşey değil bu arada. Eğer düzenli takipçisiyseniz, size son derece uygun. Ama bu cilt olaylarını komple hikayeleri okumak için kullananlardansanız (ve benim gibi her çıkan çizgi romanı okuycam hırsında değilseniz) ve bütçeniz kısıtlıysa bunu pas geçebilirsiniz.

Guardians of the Galaxy – Jean Grey’in Mahkemesi Marmara Çizgi

Önce iki konuya açıklık getirerek başlayalım. Birincisi Angela’nın Spawn evrenine daha çok yakıştığını düşünmekle beraber bu yeni Guardians hikayelerini severek okuyorum. Önceki hikayelerini çok takip etmesem de (Marvel’ın çizgi roman kozmik evreni pek bana hitap etmiyor) filmin havasından esinlenen bu yeni GotG çok kafa yormak istemeyen, hafif sulu çizgi romanlara okey olanlar için birebir. İkinci konu ise bu öyküye konu olan All New X-Men’i nostalji damarıma dokunsa da sevmiyorum. Hem zaman yolculuğu kavramını saçma bulmamdan, hem de kendi öykülerinin buram buram ergenlik ve klişe kokmasından dolayı haz etmiyorum. Bu öykü de ağırlıklı X-Men üzerinden gittiği ve tamamen gereksiz, boş bir temayı (aynı zamanda cildin adı) kendisine konu ettiği için hoşuma gitmedi. Bir sonraki cildin ilk iki cilde daha fazla benzemesini ümit ediyorum. Ergen X-Men out, sulu GotG in.

Dövüş Kulübü 2 – Toplu SetSızıntı

Bazı şeylerin tek seferlik olduğunu kabul etmek lazım. Hani en baştan öyke tasarlamasanız da bazı filmler/diziler/romanlar devam etmeye açıktır, güzel olabilir ama illa herşeyin devamını yapmaya gerek yok diye düşünüyorum. Fight Club da film olarak devamına gerek olmayan, tam tadında biten bir işti bence. Ama tabi orjinal hikayenin yazarı (belki de parası bittiğinden) bir devam öyküsü yazma ihtiyacı duymuş. Fasikül olarak dilimize çevrilen “Fight Club 2” geçen ay Sızıntı tarafından toplu cilt olarak tekrar basıldı. Kendisini merak etmiş ama zamanında yakalayamayınca sonraya bırakmıştım, cilt halini bulunca hemen kaptım tabi. Ama ne yazık ki tatmin etmedi. Başlarda biraz heyecanlandırsa, bir iki akıl dolu üzerine gidilebilecek fikir içerse de sonuçta ne yapacağını çok bilememiş, orjinale saygı duyduğu belli ama temelde zorlamayla yapılmış izlenimi veren bir iş olmaktan kurtulamamış Fight Club 2. Ben beğenmemiş olsam da farklı işlerden keyif alanlara, ben çizgi romanımını karmaşık severim diyenlere bir şans vermelerini tavsiye ederim.

Injustice Tanrılar Aramızda Beşinci Yıl Cilt 1Çizgi Düşler

İlginç, çekici hikayesiyle kalbimizde taht kuran oyunun çizgi romanı beşinci ve son yılıyla karşımızda. Şu bir gerçek her geçen yıl hikaye olarak bir önceki yıldan daha kötü hale geliyordu. Beşinci yılın ilk cildi görece olarak dördüncü yıldan daha iyi olmasına rağmen yine de ilk yılların gerisinde. Bu sefer işin içine kötüler giriyo, Bane falan geliyo, klasik davamıza uygun mu falan muhabbetleri vs. Sonrasında da bir Damian Wayne hikayesi var. Kötü diyemiyorum, sonuçta okunuyor ama ilk yıldan sonra oyunun hikayesi kadar heyecanlandıran bir bölüm gelmedi ne yazık ki. Baştan beri takip ediyorsanız tabii ki almak zorundasınız ama onun dışında ne yazık ki başta yarattığı havanın etkisini sürdüremeyen bir çizgi roman olarak yerini alıyor Injustice.


Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın