AltStory – “Superman Lives” Neden İptal Oldu?

Vakitsizlikten yazı yazamıyorum demiş miydim? Ya da bunu söyleyişim bir milyonuncu kez oldu mu? Dedim ki, hazır azıcık aksiyon, motivasyon dolmuşum, site de boş durmasın, az biraz hareketli olsun, sayfalar yazılarla dolsun, genç ve bolca boş zamana sahipken başka sitelerde yazdığım, dönemlik değil zamansız, arşivlik yazılarımı toparlayayım, güzelce siteye adapte edip buraya koyayım. Zati aradan uzun yıllar geçtiği için eski editörlerimin de ses çıkartacaklarını (hatta var olduğumu hatırladıklarını) zannetmiyorum. O zaman sizin için de uygunsa buyrun “Tutku’nun Zamansız Yazıları” serisinin ilkine.

Okuduğum ilk Superman çizgi romanı, şimdi tarih olan (Aslında şekil değiştiren. Büyük Mavi, 1 Numara, Gerekli Şeyler, Arkabahçe şeklinde) 1 Numara Yayıncılık tarafından yayınlanan “Doomsday” (ki bugün kronolojide “Death of Superman” olarak geçer) hikayesiydi. Önceden filmlerini izlediğim, beğendiğim kahramanı gözümde bambaşka bir yere getirmişti bu eser. İlk defa bir süper kahramanın gözlerimin önünde vefat edişine şahit olmuştum. Hala kütüphanemde durur. Tabi Superman’in ölmesi falan yurtdışındaki satışları da patlatmış ve bu hikaye örgüsü biter bitmez kendine efsaneler arasında yer bulmuştu.

Seneler 1998’i gösterdiğinde Warner Bros, Tim Burton’ın Batman filmleriyle parayı vurmuş, DC’nin en popüler diğer kahramanını diriltmenin tam vakti olduğuna karar vermiş, tema olarak da bu bahsettiğim çizgi romanı seçmiştir. Projeye Warner Bros. bünyesinde start verilir ve birkaç örnek senaryo yazılır. Projenin başında Batman’le büyük başarı yakalayan eski kuaför Jon Peters durmaktadır. Birkaç senaryo denenir, fakat bunlar hiç başarılı olmaz. Sonunda da yazım görevi, bir şekilde projeye denk gelen Kevin Smith’e verilir.

Kendi yorumudur “Batman’in TV Show’undaki gibi bir parodi” olan senaryoyu, Smith baştan yazar ve yazdığı senaryoda filmin ismi “Superman Lives”dir. Yalnız Peters’ın ve Warner’ın ilginç talepleri vardır. Öncelikle Superman, tümüyle siyah olan kostümü giyecektir ve uçamayacaktır, çünkü bunlar onu “Aşırı gelişmiş bir yavru kurt”a dönüştürmektedir. Bunun dışında bir yerde Superman dev bir örümcekle dövüşecektir, bu Jon Peters’ın resmi talebidir. Peters’ın talepleri burada bitmez. Egzantrik yapımcı aynı zamanda filmin baş kötüsü olan Brainiac’in, filmin bir yerinde Yalnızlık Kalesi’nin önünde kutup ayılarıyla dövüşmesini, Süpo’nun Chasing Amy’deki siyahi gay karaktere benzeyen robot bir yancısının olmasını, Luthor’un da oyuncak olarak satabilecek bir uzay köpeğiyle gezmesini ister. Smith bu taleplerden haz etmese de onay verir ve işe koyulur.

Smith’in senaryosunda Superman’in uçuşu kırmızı-mavi bir bulanıklık olarak belirtilir. Ana konu ise şöyledir; Lex Luthor’la ortak olarak çalışan Brainiac Superman’i öldürmek için dünyaya Doomsday’i gönderir ve aynı zamanda Superman’in güçsüz kalması için güneşin önüne de set çeker. Ama Superman Eradicator adlı bir robot tarafından geri canlandırılır. Brainiac bu sefer Eradicator’ın teknolojisini ele geçirmeye çalışır. Güçlerinden yoksun olan Superman Eradicator’dan kendine bir zırh yapar ve Brainiac’ı yener. İlginç, bazı saçma yerler var ama çok da kötü bir senaryo değil aslında. Hem “Death of Superman”i, hem de Brainiac’ı teoride güzel harmanlamış gibi duruyor.

Konu oyuncu seçimlerine geldiğinde, Kevin Smith’in aklındaki isimler, ki çoğu önceki filmlerinde beraber çalıştığı oyuncular; Ben Affleck – Clark Kent / Superman, Linda Fiorentino – Lois Lane, Jack Nicholson – Lex Luthor, Famke Janssen – Mercy,  John Mahoney  – Perry White, David Hyde Pierce – the Eradicator, Jason Lee – Brainiac ve Jason Mewes – Jimmy Olsen’dır. Fena kadro değil, değil mi? Özellikle Jack Nicholson’ın Lex Luthor’u ilginç olabilirmiş hakikaten. Filmin yönetmenliği önce Robert Rodriguez’e önerilse de, kendisi o sıralar “The Faculty” filmiyle uğraştığı ve senaryoyu beğenmediği için reddeder. Son olarak Kevin Smith’in de favorisi olan Tim Burton’la anlaşılır.

Nicolas Cage ile Superman’i oynaması konusunda el sıkışılır. Lois Lane rolü için Courtney Cox’la görüşülür. O dönemin popüler komedyenlerinden Chris Rock, Jimmy Olsen olacaktır. Lex Luthor için sonradan başka filmde aynı rolü oynayacak olan Kevin Spacey’nin adı geçmektedir. Tim Allen Brainiac rolü için kendisiyle görüşüldüğünü açıklar. Aynı rol için Jim Carrey ve Gary Oldman da değerlendirilmektedir. Michael Keaton’ın filmde yer alacağı söylenir, hatta Batman rolünü oynayacağı dedikoduları ortaya çıkar. Efektler için “Industrial Light & Magic” ile anlaşılmıştır.

Fakat Burton ekibe katıldıktan sonra başka bir senaristi senaryoyu tekrar yazması için görevlendirir. Senaryoda pek çok değişiklik yapılır, işin içine bolca uzaylı yaratıklar girer… Bundan memnun olmayan Kevin Smith projeden uzaklaşır. Çekim için yerler belirlenir, hatta Cage kostüm provasına falan katılır. Sanat departmanı da gidişten memnun değildir, yönetimin kendilerinden Superman’le ilgisi olamayan, çocuklara hitap edecek oyuncaklar tasarlamalarını istediğini belirtir. Eradicator için yapılan konsept çalışmalarında kendisini Transformers gibi uçağa dönüştürebilmesi talep edilmiştir.

Bu sürede çekimler sürekli olarak ertelenir. Stüdyo yeniden yazılan senaryonun çok pahalıya mal olacağını düşünüp başka bir senaristi daha ekonomik bir senaryo yazmakla görevlendirir. Bütçeler azaltılır. Çekimlerin başlayamaması ve finansal sebeplerden 1998 yılında Warner Bros filmi “beklemeye” alır. Burton “Sleepy Hollow”u çekmek için filmden ayrılır, yeniden yazılan senaryolar beğenilmez ve film en sonunda rafa kaldırılır. 1999-2000 yıllarında Will Smith’in oynayacağı, Lobo’nun karakter olarak yer aldığı, Matrix’ten esintiler taşıyan şekillerde film yeniden diriltilmeye çalışılsa da proje iptal edilmekten kurtulamaz.

Peki bunları niye anlattım? Birincisi filmlerin çekim süreçleri, stüdyoların rolleri vs gibi pek çok konuda öğretici olduğunu düşünüyorum. İkincisi bu projede yer alan bazı fikirlerin bir kısmını çok değişik buldum ve sizlerle paylaşmak istedim. Üçüncüsü, burada paylaştıklarımı olayı yaşayan insanların -Tim Burton’dan Kevin Smith’e kadar- ağzından hem de bu süreçle ilgili görüntülerin de yer aldığı bir belgesel var, siz de bilin istedim. “The Death of ‘Superman Lives’: What Happened?” adını taşıyan belgesel bu yukarıda yazdıklarımı ve çok daha fazlasını şahitleriyle falan anlatıyor. Aşağıdaki fragmanda da görebileceğiniz gibi film için ilginç tasarımlar dikkat çekmekte. Bir yerde denk gelirseniz kaçırmayın.

Peki sizin bu iptal edilmiş filmle ilgili fikirleriniz neler? Yorumlarda belirtebilirsiniz. Bir başka yazıda görüşmek dileğiyle, esen kalın.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın