AltList – GameShow’un Bana Kattığı 5 Muhteşem Şey

Benim bir şekilde yazı yazmak istememde GameShow adlı göya oyun gerçekte hayat dergisinin etkisi büyüktür. Hatta sadece yazma isteğimde değil, bugün olduğum kişinin üzerindeki etkisi yadsınamaz. O sebeple sitede çok uzun süredir GameShow ile alakalı bir yazı yazmak istiyordum ama ne yazık ki önceden yazdığım sitede bence gayet güzel bir yazı yazmıştım ve onu direkt buraya kopyalamak istemedim. Özgün birşeyler de aklıma gelmiyordu.

Ve en sonunda bugün tuvalette (ki GameShow’u da çoğunlukla orada okuduğum düşünülürse manidar oldu) GameShow’un bana kattıklarını listeleme fikri geldi. Hem önceki yazımdan farklı, hem bu siteye özgü, hem de anlatmak istediklerimi güzel bir şekilde anlatmama izin verecek kadar serbest. O zaman evrenin en muhteşem oyun dergisine bir saygı duruşunda bulunalım. İşte GameShow’un bana kattığı 5 muhteşem şey;

5- Kelimelerin Büyülü Dünyasına Hayranlık

Artık hepimiz okumayı bıraktık. Öyle ki gençliğin büyük çoğunluğu 140 karakteri geçince okumayı bırakıyor. Bir şey öğrenmek için üzerine çok düşünülmemiş, uğraşılmamış, o an nasıl hissetiyse öyle konuşulan YouTube videolarını tercih ediyorlar. Halbuki yazılar daha uygar bir dönemin zarif araçlarıdır (Star Wars referansı). Yazıyı yazdıktan sonra yayınlanana kadar üzerinde değişiklik yapar, doğru kelimeleri bulur, kelimelerle çağrışımlar, kelime oyunları yapabilirsiniz. İşte GameShow şimdiye kadar gördüğüm en başarılı kelime bükücülere sahipti. MAC’in kelime oyunları efsanedir zaten. Ya da Muder’in girişi konuyla alakalı başlayıp, konula tümüyle alakasız biten paragraflarını başka yerde bulamazsınız. Her oyun incelemesinde hayata dair bir şeyler öğrenir, içerisindeki referansları, laf çarpmaları çözmek için zihin jimlastiği yapmak durumunda kalırdınız. GameShow bana daha zahmetli de olsa bir kelimenin insana ne kadar çok şey anlatabildiğini gösterdi.

4- Güzel Bir Oyun, Müzik ve Edebiyat Zevki

Lisedeyken kim olduğunu zevkinle belirlerdin. Mesela aykırı olduğunu düşünen gençler (ki trend takip ediyor olmaları çok da aykırı olmadıklarını gösteriyor) Metallica, Sepultra falan dinlerlerdi. Bir dönem ben de onlardandım. Sonra GameShow geldi ve buralarda çok bilinmeyen hazineleri keşfetmemi sağladı; Megadeth, U2, Rolling Stones, Aerosmith vs. O yaşta dünyada ne var ne yok bilmiyorken ufkumu açtı GameShow. Fantazi Edebiyat dünyasının ne kadar güzel olduğunu keşfettirdi bana, Discworld’u de, Lord of the Rings’i, Dragonlance’i de onlar sayesinde okudum, ki o zaman LotR’ın filminin çekilmesine uzun yıllar vardı. Yaşıtlarım bilgisayarda (ki bilgisayardan bihaber olanlar da az değildi) araba yarışları, Fifa falan oynarken benim strateji ve adventure oyunlarına kaymam aynı sebeptendir. GameShow hem de çok uğraşmadan döneminin cool aykırı çocuğu olmayı başarmış, ileride popüler olacak pek çok şeyi öngörmüş, dışa oldukça kapalı bir ülkede, tüm dünyanın klasik olarak gördüğü ama bizde duyulmamış pek çok şeyi dönemin gençliğine tanıtmış, benim gibi pek çok kişinin zevk ve kişiliğinin oturmasında kritik rol oynamıştır.

3- Zamanının Çok Ötesinde Birbirinden Farklı ve İlginç Rol Model

GameShow’u GameShow yapan en önemli unsurlardan biri de içindeki birbirinden renkli karakterlerdir. Her bir karakterin bir tarzı, bir kişiliği vardı. Serkan gözümden gözlük çaldıran saf çocuk, Engin Abla (bel altı esprilere konu olması dışında) ortamın gülü, Mert entel dantel vs. Bu kadar karakterin içinde tabii ki size cool şeyler öğreten, onlar gibi olmak istediğiniz adamlar da vardı. İlk dönemde MAC ekibin cool yaşlı büyücüsü olarak yukarıda bahsettiğim kişilik şekillendirme rolünü üstleniyordu, ki o ayrıldıktan sonra aynı tadı bir türlü alamadım. Burada yazdığım kazandırılan şeylerin çoğu onun eseridir. Sonraki jenerasyonda onun dergideki rolünü Polat ‘Zebani’ Yarışçı alsa da, benim bu kez rol modelim Muder’di. Muder’in yeri ayrıdır bende. Sonradan (yüzyüze olmasa da) tanışıp, beraber bişiler yapmaya çalıştıysak da (Bir MudernTimes vardı, nooldu?) hani idolünüzle tanıştığınızda kötü olur falan derler ya, yalan. Hala “En sevdiğin yazar kimdir?” sorusuna Muder derim ben. (Hancı’nın pdf hali, olmadı word,notepad falan yok mudur Muder, göndersen de okusam keşke). Günümüzün iki kelam edemeyen, popülistlikle medet uman “röl mödelleri”ne her türlü bin basarlar.

2- Samimiyetin Önemini, Değerini Anlama

O dönem piyasada bir sürü oyun dergisi vardı. GameShow’u bunlardan farklı kılan en önemli unsur, samimiyetleriydi. Hem okuyucuyla hem de dergi içindeki havayla bunu gösteriyorlardı. Dergi batıyor, destek olalım muabbeti en barizi olsa da, onun dışında dergide biri birine küstüğünde, bir konu üzerinde tartıştıklarında bunu yazılarda görürdünüz. O ay yaşanan bir olay mı var, onu herhangi bir yazıda bir şekilde öğrenecektiniz. Her yazarın yazı tarzı falan dışında, hayat felsefesine kadar herşeyi kafanızda şekilleniyordu. Böylelikle bir sürü kilometre uzakta da olsanız (Ankara mesela 🙂 ) kendinizi o derginin bir parçası gibi hissedebiliyordunuz. Bu aidiyet, sizinle benzer şeyleri yaşayan, bazen benzer düşünen, bazen ayrı düşen ama fiziken yanınızda olmasalar da herhalukarda sizle olan kişilerin varlığı, şu yalnız ülkemizde çok da yalnız olmadığımızı gösterir, hayata umutla bakmanızı sağlardı.

1- En Zor Zamanda Bile Bir Şeyler Başarabilirim Hissiyatı

Bu dergi yayın hayatına fotokopi olarak başladı. Sonra renkli kapak, Türkiye çapında dağıtım, renkli basım, A4 boyut derken sürekli geliştiler. Bunu yaparken ne arkasına bir paralı kuruluş yerleştirdiler, ne de daha çok satmak için saçma sapan işlere giriştiler. Sadece amatör ruh, farklı bakış açıları, kaliteli içerik ve sadık okuyucu kitlesine güvenerek bunu başardılar. GameShow’un kapanana kadar ki hikayesi tam bir başarı öyküsüdür. Ne zaman her şey ters gitmeye başlasa, dibe vurduğumu düşünsen sıfırdan başlayan bu derginin nereden nereye geldiğini düşünür ve gelecek için umutlanırım. (Sonuçta kapanmış olmaları çok büyük şeyler başardıkları gerçeğini değiştirmez). Eğer onlar bunu başarabilmişlerse, bir şekilde o binbir zorluğun altından kalkabilmişlerse, o fotokopide A4 renkli hale gelebilmişlerse her şey mümkündür.

Maddeleri seçerken elimden geldiğimce GameShow efsanesini anlatan şeyleri seçmeye çalıştım ama bunları ve çok daha fazlasını kazandırdı bana GameShow. Bu yazıyı okuyan ve GameShow’u bilenlere bnları da, çok farklı şeyleri de kazandırmıştır eminim. Dediğim gibi, sadece bir oyun değil hayat dergisiydi GameShow. Bana bunları ve çok daha fazlasını kazandırdıkları için başta Murat ‘MAC’ Adanç ve Muder olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim. Bir başka yazıda görüşene dek esen kalın.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın