Arif (G.O.R.A.) vs Recep İvedik

Türkiye’nin mevcut durumundan kesinlikle memnun değilim. Korkmayın politik bir noktaya bağlamayacağım (korkarım, başıma bişey gelir). Benim derdim insanımızın, toplumumuzun mevcut anlayışıyla ilgili. Yine korkmayın, toplumsal, sosyal mesaj verme derdinde de değilim. Burada bahsedeceğim konu mizah anlayışımız, Türk mizahının geldiği yavan/basit durum ve bu durumun bizim komedi anlayışımızda yarattığı yıkım. Bunu da en iyi başlıkta gördüğümüz ikiliyi birbirleriyle kapıştırarak anlatabileceğimi düşündüm. Böylelikle, AltDünya’nın yeni Alt başlığı (kelime oyununa dikkat) AltFight’ın (bir sürü isim düşündüm, kulağa en iyi bu geldi) ilk yazısı başlamış oldu. (Sonra buraya yazacak çok birşey bulamadım, kategoriyi kaldırdım). Hepimize hayırlı uğurlu olsun. Buyrun;

Not: Bu yazı “Arif v 216” izlemeden yazılmıştır. Eğer Cem Yılmaz yeni filmde Arif’i buradakinden farklı resmetmişse bilemiyorum. Sorumluluk almayayım diye not düştüm.

Arif vs Recep İvedik

Şimdi öncelikle bu iki karakterin benzer yanlarını ortaya koymak lazım ki, farklarını gösterip üstünlük koyacakları yerler daha net olsun. İkisi de halkın içinden karakterler olarak tanımlıyorlar kendilerini. Eğitimleriyle değil (Türk toplumunun kendini eğitimsiz insanlarla temsil etmesi apayrı bir tartışma konusudur) kıvrak, pratik zekalarıyla ve hazır cevaplıklarıyla öne çıkıyorlar. İkisi de kendilerini normal ortamlarından farklı bir durumda buluyor ve hem komik olaylara sebebiyet veriyorlar, hem de zekalarıyla bu durumlardan muzaffer çıkmayı başarıyorlar.

İşte ikilimizin ilk farkları da düştükleri durumlarda ortaya çıkıyor. Recep İvedik hepimizin gündelik hayatlarında karşılaştıkları, hepimizin başına gelebilecek olaylarla karşılaşıyor. Starbucks’tan kahve almak, Survivor’a katılmak, hatta iş sahibi olmak Recep’in maceralarından bir kaçı. Kahramanımız bu durumlara normalde verilmeyecek, hatta adap kurallarına göre verilmemesi gereken ama belki de bir zaman hepimizin vermek istediği tepkileri veriyor. Bunu yaparken nadir de olsa bu bulunduğu durumların klişelerini, olumsuz yanlarını yerme misyonu olduğunu söyleyebiliriz.

Arif ise sıradan bir vatandaşımızın kolay kolay karşılaşamayacağı hatta bir kısmımızın hayal bile edemeyeceği uzay, zaman yolculuğu gibi daha bilimkurgu maceralara atılıyor. Recep’in niyetini eleştirmek olarak görüp olumlu yaklaşmaya çalışsak da bizleri hayalgücü kullanmaya ittiği, bizi gelişmiş ülkelerde artık klişe olarak anılan ama bizde denemeye bile çalışılmayan yerlere götürdüğü ve “Aslında biz de orada olabiliriz” dediği için bu golü Atif’e yazıyoruz.

İkinci karşılaştıracağımız konu, bu bulundukları durumlarda yaptıkları. Yukarıda çok az bahsettim, Recep’in normalde davranılmaması gereken şekilde davrandığından. Detayına inersek kendisi genelde karşılaştığı sorunları küfür, kaba kuvvet, hile kullanarak, tabirimi mazur görün çirkeflik yaparak çözmekte. Bu davranış yapısını sadece karşısındakilere değil yanındakilere de kullanmakta.

Arif ise pratik yöntemleri, kısa yolları kullansa da, kurallar dışında bir şey yaptığını söyleyemeyiz. Bir de tabi bu davranış süreçleri içerisine karakter gelişimini de katarsak, Recep’in istikrarlı olduğunu hiç değişmediğini, Arif’in ise G.O.R.A.’nın başında daha çakal çukal bir karakterken film boyunca yaşadıklarından ders çıkarmasının yanında, A.R.O.G.’da aile babasına, düşmanına bile yardım etmeye çalışan, karısına full sadık bir adama dönüştüğünü görüyoruz. Halkı temsil etme misyonunda olan, hatta “Kahraman” sıfatını kullandığımız karakterlerin özünde “iyi” olması, en azından iyiliğe doğru bir adım atması gerektiğini düşünüyorum.Buradan da Arif’in kişiliğinden dolayı bir gol daha yazıyoruz hanesine.

Son noktada ikisinin verdiği mesaj ve toplumsal etkilerini de karşılaştırarak bitiriyorum bu haddinden uzun olmaya başlayan yazıyı. Recep İvedik, yukarıda anlattığım davranış patentiyle zor durumlarda, karşılaşan sorunlara çözüm olarak kaba kuvvet, pislik yap, kazanmak için her yol mübahtır mesajı vermekte. Açık konuşalım toplumda, toplumu bırak çevremizde bir tane bile görmek istemediğimiz bir karakterdir kendisi. Ayrıca yakın zamanda yaşadığımız “Cumali Ceber” gibi facialara ilham olmaktadır. Mizah anlayışımız bu tip filmlerin artmasıyla kaliteli, düşündüren, yaratıcı bir espri anlayışından, ona buna tokat atmalı, osurmanın sıçmanın komik olduğu “basit”, zeka gerektirmeyen bir düzeye inmektedir.

Cem Yılmaz’ın her esprisinin bir deha barındırdığını söyleyemeyiz, G.O.R.A.’da özellikle küfürle güldürdüğü zamanlar da var sonuçta. Ama filmlerin totaline baktığında bir kalite hissiyatı uyandırdığı yadsınamaz. İlk filmde çok kapsamlı olmasa da bir evren yaratma gayreti, her iki filmde de dekor makyaj mekan üzerindeki hassasiyet vs. Hatta A.R.O.G.’da gelen eleştirilere istinaden hiç küfür kullanmama çabası da takdir edilesi. “Bu filmler de Dünyayı Kurtaran Adam’ın Oğlu gibi filmlere ilham oldu diyen çıkacaktır. Buradaki fark Cem’in (samimiyet şeysi 🙂 ) filmleriyle ilham olduğu filmler arasında kalite farkı olması. Yani benim gözümde Cumali ile Recep arasında hiç bir fark yok. Ama G.O.R.A. İle Dünyayı Kurtaran Adam arasında dağlar kadar fark var. Bunun çok fazla göreceli olduğunu da düşünmüyorum açıkçası.

Sonuç olarak üç alanda da öne çıkan Arif, bu karşılaşmanın galibi oluyor. Başta söylediğim, bu mizah düzeyimizdeki düşüşe engel olmak için kaliteli ve kalitesiz arasındaki ayrımı iyi yapmamız ve tercihlerimizi buna dikkat ederek yapmamız gerek. Aksi takdirde izlemeye değer, gerçekten hayal gücünüzü genişleten, belki toplum olarak bakış açımıza katkıda bulunacak (gelişmiş ülkelerde sinemacıların hayal ettikleri şeylerinbilim adamları, mühendisler tarafından gerçeğe dönüştürüldüğü gerçeğini unutmak lazım) filmler yerine osurana geğirene güldüğümüz, hiç bir şekilde yaratıcılık içermeyen zavallı filmlere hapsoluruz. Çünkü prodüktörler filmin içeriğine değil, satacağı bilet sayısına bakıyorlar.

Siz de bu konu üzerindeki fikirlerimizi yorumlarda paylaşabilirsiniz. Eğer bir sonraki AltFight’ta yer alması gerektiğini düşündüğünüz kapışmalar varsa onları da paylaşıp siteye katkıda bulunabilirsiniz. Bir sonraki yazımda görüşene dek esen kalın.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın