“Shameless”dan Uyarlanan Dizinin Adının “Bizim Hikaye” Olması

Çeviri başlı başına zor bir iştir. Yani “Ben İngilizce biliyorum” diyen herkesin oturup rahatlıkla yapabileceği bir şey değildir. Oradaki kelimelere, deyimlere, kültürel referanslara, hepsine bir şekilde hakim olacaksın, sonra da Türkçe’de birebir aynı olmasa da yaklaşık aynı anlama gelen bir karşılık bulacaksın. Tüm bunları kusursuz yapsan bile eğer ortada bir kelime oyunu, içindeki bir kelimeden başka kelimelere referans varsa, çevirinin aynı tadı vermemesi büyük olasılıktır. Yani sonuç olarak çeviri yapmak çok çok zor bir iştir. Bir de kaç sayfa senaryosu olan, binbir tane başka kültüre özgü tema, mimik, hareket, jest, referans, espri içeren bir filmi, diziyi uyarladığınızı düşünsenize. İşte ülkemizde bazı insanlar var, bu tip şeyleri pek düşünmüyorlar. Bunca başarısız örnek varken, hatta başarılı sayılabilecek örnekler bir elin parmağını geçmiyorken, hala hem de görece zorlu bir diziyi alıp bir uyarlama olarak önümüze sunacaklarını söylüyorlar.

Bu arada mağarada falan yaşayıp, sonra da çıkıp ilk iş bir şekilde bu yazıyı okumuş olanlar için neden bahsettiğimi kısaca bir belirteyim. Yabancı dizi “Shameless”ın yerli bir uyarlaması geliyor yakında televizyonlarımıza. Kendisi aşağıya eklediğim fragmanının yayınlanması ve bu fragmanın orjinal dizinin başrolü Emmy Rossum tarafından ti’ye alınması ile gündemin başına oturmayı başardı. İşte ilgili fragman;

Bunun ne kadar saçma bir fikir olduğunu aklı başında herkes görebilir ama çok aklı başında bir durumumuz olmadığı için açıklama ihtiyacı duyuyorum, ki böyle bir yazı yazmaya da Zaytung’da konuyla ilgili bir yazıda geçen iki cümle üzerine karar verdim. (ki o yazıya da şuradan ulaşabilirsiniz. Hazır yeri gelmişken, öyle bir ülkedeyiz ki, Zaytung’un zeka dolu yazıları çoğu zaman gerçekten daha az absürt oluyor ve bu sebeple de bu sitenin çok hakkı yeniyor)

İki cümlenin ilk şu;

"Ekranda içki kadehi bile gösterilemeyen bir ülkeye Shameless'ı uyarlamanın zaten en baştan kötü bir fikir olduğunun da altını çizen Macy,"

Ne kadar basit ama doğru bir cümle değil mi? Şimdi “Shameless”ın sadece bir iki bölümünü izlemiş biri olarak içeriğiyle ilgili dolu dolu yazamayacağım ama izlediğim ve sağdan soldan takip ettiğim kadarıyla ana temasını Amerika’nın varoşlarındaki biraz daha gelir ve kültür düzeyi düşük hayatını anlatmak üzerine kuran dizinin alt metinlerinde sınıf farklarından, uyuşturucu problemlerine, eşcinselliğe kadar pek çok konu işleniyor. Şimdi burada bahsi geçen konuların bir kısmını bırak tartışmayı bahsetmeye bile başlayamamış bir ülkede bu tarz bir dizinin uyarlanmaya çalışması beyhude bir çaba değil midir? Bir dizide çok dekolte görünüyor olmasının memleket meselesi haline geldiği, başka bir dizide baş kahraman evlilik dışı ilişki gösteriyor diye olayların yaşandığı bir ülkede bu tarz meselelere el atmaya hala cesareti olan yapımcı, yönetmen, senarist, oyuncu kaldı mı? Hadi cesareti var diyelim, bu tarz bir dizi gösterecek mecra bulma olasılığı nedir? Durum böyle olunca da bu uyarlamanın orjinaline “pek” sadık olmayacağı hissiyatına kapılmadan edemiyorum. 🙂

İkinci cümlemiz ise şu;

"Adını Feriha Koydum-2'yi çekmek için niye gelip bize telif ödediniz onu da anlamadım zaten."

İşte yukarıda bahsettiğim temaları “Shameless”dan çıkarttığımızda kalan da her dizide rahatlıkla gördüğümüz fakir kız/oğlan – zengin oğlan/kız hikayesi haline geliyor oluşu. Yani yukarıdaki fragmandan hemen anlayabileceğiniz gibi dizi yerli türdaşlarıyla aynı yolda ilerleyip basit, klişe bir aşk hikayesine sırtını dayayıp oraya temaya uygun olsun diye fakir bir aile dramını ekleyerek bugüne kadar izlediğimiz dizilerin %90’nın tıpkısının aynısı olacak gibi görünüyor. O zaman “Bu diziye neden “Shameless” uyarlaması diyorsunuz da bir de telif hakkı ödüyorsunuz” diye sormazlar mı? Ben söyleyeyim. Birincisi yazarlarımız, senaristlerimiz yazmayı o kadar sevmiyorlar ki, o dizide geçen bir iki kısmı direkt “Google Translate” ile çevirerek kullanıp, zamandan kazanmak istiyorlar. Kalan kısmı da diğer dizilerin senaryosundan çalıp çırpıp halledecekleri için hemen hemen sıfır efor ile dizi üretmiş olacaklar. İkincisi ise marka adını kullanıp bu sıradan dizinin reklamı için daha az çaba harcamış olacaklar ki, aslında bu yazdığım yazı da, Emmy Rossum’un yorumu da, internetteki zibilyon tane yazı, video, twit de bu amaca hizmet ediyor ve amaçlarına ulaşmış oluyorlar.

Bir de tabi başlıkta bahsettiğim uyarlama diziye “Bizim Hikaye” deme kısmı var. Şimdi evet bu dizi “bizim” dizilerimizin kullandığı klişelerden oluşacak ve tam anlamıyla “bizim” dizi anlayışımıza göre şekillenecek. Ancak bu “bizim” dizi anlayışımızın pek “biz”i yansıtmadığın düşünen ben miyim? Yani Hazal Kaya “Benim Adım Feriha”da gerçekten bir kapıcı kızı mıydı? Ya da onun oynadığı kapıcı kızı, bizim bildiğimiz tanıdığımız bir kapıcı kızı mıydı? Ya da “Arka Sokaklar”daki polislerin gerçekten bizim polis teşkilatımızda çalışan insanlar olduğuna ikna oldunuz mu? Hemen hemen bütün yer dizilerdeki, hemen hemen bütün karakterler için de bu eleştiriyi yapabiliriz diye düşünüyorum. Yani diyeceğim odur ki, zaten bizden değil yabancı bir diziden uyarlanan ve sonuçta aslında bizden olmayan dizileri örnek alarak oluşan bir dizinin adının “Bizim Hikaye” olması ancak “bizim” yapabileceğimiz bir ironi değildir de, nedir..

Şimdi kaç paragraftır, bu diziye giydiriyorum ama bu klasik “Biz uyarlama yapamayız, bizden bi bok olmaz” şeklinde algılanmamalı, ki sonuçta Shameless’da İngiliz bir diziden uyarlama. Onlar yapıyor da biz yapamayız demek değil istediğim. Aslında yaparız. Hatta “Shameless”ı utandıracak kadar (kelime oyununa dikkat 🙂 ) güzel bir işe de imza atabiliriz. Sonuçta bizim varoşlarımızdaki karakterler, orada yaşanan olaylar vs. en az Amerika’nın varoşları kadar eğlenceli, ilgi çekici ya da hüzünlü olabilir. Nasıl ki “Behzat Ç.” Amerikan çakması değil de, bizden bir polisiye olmayı başardıysa (ki o dizinin de başına gelenler, yaşadıkları hafızalarımızda tazedir) bu dizi de aynı şekilde olabilir. Ama hepimiz biliyoruz ki öyle olmayacak. Çünkü bu dizinin derdi, güzel bir dizi yapmak değil. Çünkü bizim dizi sektörümüzün derdi bir hikaye anlatmak, varoşlardaki sorunları dile getirmek, toplumdaki yanlışlara dikkat çekmek, bunu yaparken de sinemasal bir anlatım dili kullanmak değil. Bu dizinin ve sektörün derdi ilgi çekmek, reklam alacak kadar popüler olmak, reytinglerde nasıl olursa olsun üstlerde yer almak.

İşte bu sebepledir ki, bu dizi gerçekten dizi izlemeyi sevenlerce güzel bulunmayacak. Orjinali gibi 7 sezon olmayı bırak, 2. sezonu bile zor görecek. İlk başta bu yakaladığı rüzgarla bir kaç bölüm iyi gidecek. Sonra rutine dönecek ve tek izleyicisi alışkanlıktan izler hale geldiğinde reklam verenler uzak durmaya başlayacak, öyle olunca her dizinin erdiği nihayi sona erecek ve akılda bile kalmayacak. Skandal mıydı, neydi, yine böyle bir uyarlama vardı, Beren Saat sanki başrolündeydi, hatırlayanlar vardır. Sinema tarihi ile ilgili yazı yazacak olanlar, o diziye de bir yer ayıracak mı, yoksa Bizimkiler, Ekmek Teknesi, Behzat Ç., Muhteşem Yüzyıl gibi bizden olup, bir şeyler söylemeyi başarmış diziler mi yazılacak?

Spread the love

2 geri izleme / bildirim

  1. AltDünya’nın 100 Yazısının Gereksiz Analizi - AltDünya
  2. Editörün Seçimi - AltDünya

Bir yanıt bırakın