ProgramYorum – Steve Martin and Martin Short: An Evening You Will Forget for the Rest of Your Life (2018)

ProgramYorum bölümümüzün ilk yazısına hoş geldiniz. Yazı Steve Martin ve Martin Short’un komedi spesiyali ile ilgili spoiler içerecek ama spoiler yeseniz de yemeseniz de izleyebileceğiniz bir iş var karşınızda. İzleyiverin gari.

Tür: Comedy Special, Varyete Gösterisi, Stand-Up, Müzikal
Platform: Netflix
Yayın Tarihi: 25 Mayıs 2018, Süre: 74 dk.

Giriş

Daha küçükken, ufacıkken izlediğim Three Amigos filmi bende çok keyifli izler bırakmıştır. Eğer izlemediyseniz mutlak izlemeniz gereken filmlerdendir. Neysem ney o film beni Steve Martin’le tanıştırması açısından büyük önem taşır. Biraz büyüyüp diğer işlerini, katıldığı talk showları da izlemeye başlayınca kendisine hayranlığım bir kat arttı. Yine aynı film ve talk show’lar sayesinde Martin Short’un da ne kadar muhteşem bir insan olduğunu gördüm ve ikisi de sürekli takip radarlarımda oldular.

Şu an tatildeyim (ve kim nazar ettiyse yağmur yağıyor), haliyle internet, Netflix falan ikinci plana atılmışken gelen notifikasyona şöyle bir göz gezdireyim dedim ve anında işi gücü bıraktım. Çünkü efsane olarak gördüğüm bu iki insanın beraber yaptıkları gösteri Netflix’teydi. Hemen ve soluksuz izledim. Pişman olmadım. Normalde tatilde yazı yazmam diyordum ama bu muhteşem işi herkese duyurmalıydım. Bu vesileyle de bir süredir kafamdaki “ProgramYorum”a da güzel bir ilk yazı sağlamış olacağız. Buyurun efendim.

Artılar/Eksiler

Programın anlatılabilir bir hikayesi olmadığı için, bu formatta direkt yorumlara başlıyoruz. İki kişilik bir şovun en büyük tehdidi ikilinin arasındaki uyumdur. 30 yıllık dostlar bu konuda hiç sıkıntı yaşamıyorlar. Komedi zamanlaması denilen konuda adeta ders veriyorlar. Hatta Steve Martin’in tökezlediği noktada (Greenville’e Grimvil dediği yer gibi) Martin Short’un ne kadar ustaca olayı toparladığı an, bariz doğaçlama olan kısımlar ve birbirlerine yaptıkları göndermelere verdikleri tepkiler ikilinin neden bunca yıl iyi arkadaş olduğunu kanıtlar nitelikte. İkisinin birbirinden farklı bir o kadar birbirini tamamlar nitelikteki tarzları ortaya müthiş bir ahenk çıkartmış.

Mizahları ise muhteşem. Belki yaşlandığımdandır, yeni nesil fazla kaba, fazla özenilmemiş geliyor bana. Ağır bel altı espriler, yersiz küfür kullanımı vs derken beni kendinden soğutuyor. Burada komedinin nasıl klas bir şekilde yapıldığına hem de üstatlar aracılığıyla şahit oluyoruz. Şov tertemiz değil ama kendinizi hiç bir şekilde kötü laflara maruz kalmış hissetmiyorsunuz. Bel altı cinsel imalar bile o kadar güzel yazılmış ki, güldüğünüzün yapılan cinsel çağrışım değil kelime oyunu olduğunu farkettiğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız. Komedinin güldürme “sanatı” olduğunu bu tip usta işlerini gördükçe anlıyorsunuz. Hakkını vererek izlediğinizde ufkunuzu genişleteceğini ve diğer işlere burun kıvıranların nedenini anlayacaksınız.

Şovun farklı segmentlerden oluşması da kalitesini arttıran unsurlardan. Önce ikilimizin birbirine laf çarptıkları giriş kısmı yukarıda anlattığım sebeplerle muazzam, ki sondaki resim kısmıyla beraber muhteşem bir finalle bitiyor. İkinci kısım ikilimizin koltuğa oturtuğu ve anılarını anlattığı bölüm. Sektörde bu kadar yıl geçirmiş ikiliyi adeta bir arkadaş sohbetinde dinlemek de harika. O kadar samimiler ki, hayran olmamak elde değil. Bu kısım bittikten sonra Martin Short’un monoloğu, sonunda da kurgusal bir müzikal yer alıyor ve bizlere bu minik adamın neden efsane olduğunu gösteriyor.

Sonrasında Steve Martin sazı (Banjo’yu demek daha doğru, hehe) eline alıyor ve önce kendisinin mizah anlayışından küçük ama müstesna örnekler sunuyor. Daha sonra banjosunu konuşturuyor ve müzikal bir şölenle devam ediyor. Arada Martin Short’un İrlanda kökenlerine selam durduğu gereksiz bir kısım var onun ardında daha politik ve güncel esprilere yer verdikleri vantrilog (kuklacı) segmenti var. Burası konu olan kişilerin çoğunu tanımadığım için biraz düşük olmuş gibi geldi. Son olarak biri encore olan iki mizahı yüksek müzikal segment ile bu muhteşem şovun sonuna geliyoruz.

Şimdi farklı bölümlerin olması hem çeşitliliği hem de sürükleyiciliği arttırıyor ve tek düzelikten kurtarıyor. Bir iki benim alakasızlığın sebebiyle hoşuna gitmeyen kısım dışında her anından keyif aldım. Bu çeşitlilik ile ustalar komediyi ne kadar yönlü kullanabildiklerini de gösterme fırsatı bulmuşlar. Yani Martin Short’un hem fiziksel komedi de hem de stand-up konusunda ne kadar başarılı olabildiğini görme fırsatı yakalıyoruz bu sayede.

Sonuç

Kalite eskisi gibi kolay bulunabilen bir şey değil artık. Ne üzücüdür ki, sosyal medyanın hayatımıza getirdiği herkese ulaşabilirlik bazı değerleri de götürüyor ve kalite de ne yazık ki bunlardan biri. O sebepledir ki, bu tarz işler denk geldiğinde kaçırmamalı, değerini bilmeliyiz. İki efsane eski toprak komediyeni canlı görmeye en yakın olabileceğimiz an pek çoğumuz için bu şovdur. Neden efsane olarak anıldıklarına güzel bir örnek. İsmi tersini ifade etse de, bu şov her zaman favorileriniz arasında yer almalı. Hem düzeyli, hem kaliteli, hem de inanılmaz eğlenceli. Sırf tatilde her şeyi bırakıp bu yazıyı yazıyor olmam bile size bir şeyler ifade etmeli. Bir başka yazıda görüşene dek esen kalın.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın