Geçen Ayın Çizgi Romanları – Kasım 2017

Bu ay ana akımdan az çizgi roman gelmesini fırsat bilerek pek çok farklı çizgi romana şans verdim. Böylelikle bu ay %50 Marvel/DC (çoğunlukla Marvel), %50 diğerleri şeklinde bir dağılımımız oldu, ki ana akımları ikinci sayfaya attım. İlk sayfaya da ne zamandır okumak istediğim ama öncelik sırasında arkaya düşen, farklı yayınevlerinin farklı yayınlarını koydum. Bunların bir kısmı beni olumlu anlamda şaşırtırken, bir kısmının da beklediğimin çok altında kaldığını gördüm. Ana akım işlerde de yine bir-iki farklı işe denk gelerek keyifli bir aya imza atmış olduk. Buyrun efendim;

Yeniden Doğuş – Birinci Kitap Arkabahçe Yayıncılık

Mark Millar ile ilgili görüşlerimi daha önce belirtmiştim, ki kendisi son dönemin en önemli ÇR yazarlarından biri. Greg Capullo da son derece başarılı çizerlerden biri. İkisinin ortaklığından çıkan bu Image Comics’in bağımsız işi de çok güzel olmuş. Ölümden sonrasına güzel bir bakış açısı getiren hikayemiz yaşlı Bonnie’nin ölmesi ve iyiler kötüler arasında bir savaşın yaşandığı bir fantazi dünyasında genç haliyle gözlerini açmasıyla başlıyor. Son derece temiz, akıcı ve aksiyonu tadında bir hikaye sunuyor Yeniden Doğuş. Millar ölümden sonraya maceraperest bir yaklaşım sergilerken, bizi de Bonnie’nin hayatını ve bu hayatın ölümden sonraki etkilerini görmeye davet ediyor. Son derece pozitif bir bakış açısı sunan çizgi romanı, özellikle “Hep iyilik yapıyorum ama karşılığını alamıyorum” diyenlere tavsiye ediyorum. Siz de kendinizi böyle bir fantazi dünyasında hayal edebilirsiniz. Böylelikle ayın ilk çizgi romanı, ayın okunası işlerinde hemen kendine yer buluyor.

Drizzt Efsanesi – 1. Kitap: Anayurt Lal Kitap

Eski bir Dragonlance’ci olarak hiç bir zaman tam olarak Forgotten Realms havasına giremedim. Ama her fantastik dünyasever gibi ben de Drizzt’in karizmasına saygı duyuyorum. Bu çizgi roman da ilgili üçlemenin ilk kitabını birebir olarak uyarlıyor. Fena iş çıkarmamışlar ama yine de söylemeden geçemeyeceğim, kitap daha iyi. Yani çizgi romanın da suçu sayılmaz çünkü hayal etmek, görmekten her zaman daha etkileyicidir. Burada da çizimlerin biraz zayıf kaldığını düşünüyorum. Ne Menzoberranzan’ın heybeti çok verilebilmiş, ne aksiyon sahneleri o tasvir edilen havayı yakalayabilmiş. Bu da çizgi romanı, bir solukta biten kitabın karşısında geriye düşürmüş. Keşke başka bir çizer kullansalarmış. Bu arada hikaye güzel olduğu için yine okunuyor ama daha güzel olabilirdi, anlatım ve görsellik olarak. Fiyatı düşük olduğu için (15 TL x 3= 45 TL gibi düşünün) belki şans verilebilir.

Star Trek / Maymunlar Cehennemi Presstij Yayınları

Bu ayın ilginç işlerinden biriydi bu crossover. Yine Presstij’in çıkardığı fasikül Star Trek çizgi romanlarından farklı olarak burada klasik ekibi görmek güzel bir fark oldu. Maymunlar Cehennemi evreni de yine orjinal filmlerdeki haliyle burada yer almış, ki o dönemki filmlere hiç hakim değilim. Yine de iki farklı dünyayı güzel bağlamış ve her ikisine de belli düzeyde bir saygı göstermeyi başarmışlar. Tabi bu durum sadece iki dünyanın hayranlarını tatmin edecektir. Hikaye ne yazık ki, benim çizgi romanlarda beklediğimden daha temposuz ve daha az sürükleyici. Olabildiğince basit ve sade bir hikaye anlatmayı seçmişler, ki iki evrenin de klasik olduğu dönemler için bu çok normal ama modern okuyucuların zevklerine hitap ettiğini söylemek biraz güç. O sebeple herkese değil ama iki evrenin sadık hayranlarına tavsiye edebileceğim bir iş olmuş. Benim gibi olaya çok hakim olmayıp saygı duyanlara ise büyük beklenti yaratmazlarsa da şöyle bir okunup hoş bir tebessüm bırakacaktır. Ayın elzem işlerinden olmasa da ortalama üstü sayabileceğimiz bir yerde kendine yer buluyor Star Trek/Maymunlar Cehennemi.

Orfani Cilt 1 Çizgi Düşler

Evet genel olarak Amerikan işlerine daha aşinayım. Öyleki tüm dünyada popüler manga kültürüne dahi adapte olamadım. Elimizdeki iş neyseki Avrupa’lı olsa da Amerikan kültürüne çok uzak değil. O sebeple Orfani’ye kanım kaynadı diyebilirim. İlk izlenim olarak boyutunun küçük olması, kule kapıt yerine saman kağıt olması ve İspanyol işi olması biraz önyargı yaratsa da, okudukça bu önyargıların gereksiz olduğunu görüyorsunuz. Bu ilk cilt için standart bir giriş yapıyor diyebiliriz. Hemen ilk bi kaç sayfada bir ışık hüznesiyle dünyanın büyük bölümünü katlediyor, yetim kalan farklı kişiliklerdeki çocukları maceraya sokuyor ve son kısımda da onları büyütüp cildi tamamlıyor. Çok üstdüzey bir başlangıç olmasa da kötü de değil. Bir yere kadar ilginizi cezbediyor ama ortaya çok yeni bir şey koymuyor. Belli ki serinin kalitesini ve düzeyini diğer sayılar belirleyecek. Şu haliyle pek çok SciFi/Post Apocalyptic işte gördüğümüze yakın bir başlangıç yapıyor, yine de bunu gena koyarmıyor. O yüzden net bişey söylemek zor. Orfami şimdilik burada kalsın, notr bir görüş sunmuş olayım, diğer sayılarını alırsam ona göre size güzel ya da kötü diyeyim. Anlaştıysak diğer çizgi romana geçelim.

Scalped Cilt 1 Çizgi Düşler

Bu ayın en önemli hayal kırıklığını bana Scalped yaşattı. Çok uzun zamandır, okumadığım için kendimi yıprattığım bu Vertigo çizgi romanını bu ay en sonunda satın aldım ve üzülerek söylüyorum ki, beklentilerimin çok altında kaldı. Vertigo’nun işlerinin %90’ınını hayranlıkla izleyen ben, “Y: the Last Man”i, “100 Bullets”ı salyalar saçarak okuyan ben, herkesin çok övdüğü Scalped’ı fazlasıyla sıradan buldum. Konusu şöyle, on küsur yıl önce ayrıldığı kızılderili kasabasına geri dönüp, kabile reisi Red Crow’un güvenlik ekibine katılan kahramanımız Bad Horse aslında FBI ajanıdır. Bakalım neler olacaktır? Beni en çok rahatsız eden şey hikayenin hiç bir yenilik barındırmamadı. Yani tv’de, sinemada milyon kere yapılmış bir öyküde kahramanlara modern kızılderi teması yapıştırmış ve başka hiç bir şey eklemeye zahmet etmemiş. Kitapta ne kadar klişe varsa (patronun kızına sulanmadan, ihanete kadar) hepsini kullanmışlar. Başından sonuna kadar tahmin edilebilir, hiç bir şaşırtmaca bile koymaya zahmet edilmemiş bir hikaye. Görsellik anlatım falan da alıştığımızdan farklı olmayınca şaşırtıcı bir şekilde Scalped, tavsiye etmeyeceğim işlerden biri olarak yerini alıyor. Sonraki ciltler de belki yükseliyordur ama öncelik sıralamamda bu kadar geriye düşmüşken sıra ne zaman gelir bilemiyorum.

Valerian Cilt 0 Yapı Kredi Yayınları

Filmi çekilen çizgi romanların dilimize çevrilmesine alıştık artık. Filmi izlemedim ama geçen ayın boşluğunda “Acaba?” diyerek bir şans verdim Valerian’a. Ne yazık ki bu çizgi roman da beklentilerin kurbanı olarak ayın hayal kırıklıkları arasında yerini aldı. Şimdi çok araştırmadan yazıyorum ama tahminimce buradaki hikayeler oldukça eskiye dayanıyor. Gerek çizimler gerekse hikaye Red Kit ile Asteriks ayarında. Öyle olunca işin bilim kurgu kısmı çok zayıf kalıyor ve çizimlerle de ciddiye almanız zorlaşıyor. Azıcık mizah öğesi olsa, biraz komik olsa parodi olarak ele alıcam, ama o konuda da çok tatmin etmiyor. Eğer bu eserin önemini, Avrupa bilim kurgu çizgi romanları arasındaki yerini de bilmiyorsanız (benim gibi) sizin için gereksiz bir masraf oluyor Valerian. Biraz araştırıp tarihini sonrasını öğrensem belki biraz gaza gelirdim ama ona da vaktim yok. O sebeple bu ayın “Pas geçin” çizgi romanlarına koyuyorum Valerian’ı.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın