FragmanYorum – Comic Con 2017 Fragman Yorumlamaları

Bir süredir evde internetim yok, o yüzden yazılar falan hep kaldı. Bir kurşun falan döktürmek lazım, siteye. Neyse ki bugün itibariyle yeniden kavuştum netime ve aklımda birikmiş kelimeleri yavaş yavaş sayfalara döküyor olacağımı ümit ediyorum bu hafta. Biz görüşemezken, bir Comic Con geçti biraz uzaklardan. Artık küçük bir çizgi roman fuarı değil, bir savaş arenası haline gelen, bizim gibi alternatif dünya sakinlerinin en büyük arzu aktivitesi durumunda bulunan Comic Con 2017’ye ekip olarak katılamadık. Birey birey de katılmadık. Sadece uzaktan ağzımızın salyaları aka aka takip etmeye çalıştık elimizden geldiğince. Bazıları gümbür gümbür tüm dünyaya saçtı elindeki kartları, bazısı da kapalı kapılar ardında, sadece şanslı insanlara. Biz bugün burada dünyaya saçılan fragmanlardan bazılarına (benim ilgi ve alakamı cezbetmiş olanlara sadece, neyleyeyim Amerikalı itfaiyecilerin yaşadığı aksiyonu) göz gezdireceğiz, nasıl hisler uyandırdı, neler düşündürttü yorumlayacağız.

Her fragmanı almadım yukarıda söylediğim gibi. Mesela “Snowman” gibi, “Only the Brave” gibi hiç alakadar olmadığım filmleri almadım listeye. Ya da “Brigsby Bear” övmeye ya da yermeye değmeyecek filmleri de. Tabii Arrow, Flash gibi heyecanını çoktan yitirmiş dizi fragmanlarını da. Sadece üstünde bir şeyler söylemek istediğim fragmanları, film ve dizi ayırmadan aşağıda listeledim. Hazırsanız başlayalım efendim;

Bright

Comic Con’da Marvel ve DC kapışmasının büyük geçtiğini söyleyebilsek de, bence en büyük başarıyı Netflix yakaladı. Strange Things, Defenders falan zaten bildiğimiz, beklediğimiz işler (ki bu sebeple bu listede tekrar belirtme ihtiyacı duymadık) ama Bright ilginç konusuyla bir adım öne çıkmayı başardı. Bu orjinal Netflix filmi, fantastik diyarları günümüz modern dünyasına oturtuyor ve oldukça ilginç bir hikayeye kurguluyor gibi duruyor. Orcların, perilerin, elflerin olduğu bir şehir fikri zaten baştan artı puanı kapıyor. Bu konsept üzerine yapılabilecek esprilerin potansiyeli bile yüzümüzü güldürmeye yetiyor. Bu mizah dozajının yanına fikri ciddiye aldığı ve bir şeyler anlatmaya çalıştığı kısımların da, vermeye çalıştığı mesajların da son derece yerinde olacağı izlenimini vermeyi başarıyor fragman. Bir de tabii görselliği, anlatım tarzı ve havasını da ekleyince sinemada dahi izlemek isteyeceğimiz bir iş ortaya çıkmış oluyor.

Filmimiz başrolünü bu tip rollerin kıdemli ismi Will Smith’e vermiş ve fragmanda gördüğümüz kadarıyla kendisi son derece iyi bir performans sergilemiş. Yan rollerin ve kadronun da (David Ayer’ın Suicide Squad’ını stüdyonun mahvettiğini düşünenlerdenim ben) beklentimizi yükselttiğini belirtelim. Pek çok Netflix işi gibi sapasağlam gelecek gibi duran Bright’ı beklemeye ve heyecanlanmaya şimdiden başladık.

Death Note

Netflix’e boşuna Comic Con’un kazananı demiyorum. Manga, anime falan okuyan seven bir insan değilim. Bir kaç denemem oldu ama bir türlü o havaya giremedim. O yüzden “Death Note” film oluyor haberi çok önemli değildi benim için. Sonra bu yukarıdaki sahneyi izledim. Çok acayip duygulara gark etti beni. Hani tırsmayla, heyecanlanma arasında gittim geldim. Light’ın o ne olacağını bilemediği haliyle, Ryuk’un korkutucu ama gizemli, bir o kadar da neşeli halinin yansıtılışına, anlatılışına hayran olmamak elde değil. William Dafoe’nun karaktere inanılmaz bir hava kattığı aşikar ve sırf bu performansı görmek için bile izlenmesi gerekecek bir iş gibi duruyor.

Ama tabii ki bu tek sebep değil. Konunun cazibesi, potansiyelleri ve Netflix bu tip işlerdeki başarısı düşünülünce yayın tarihini beklemek zorunlu oluyor. Şu sahnede tüylerimizi ürpertmeyi başaran filmin en iyi sahnesinin bu olmadığı hissine de sahibim. Hadi bakalım.

Jigsaw

Gelelim en gıcık olduğum fragmana. Testere 8 diyor. Yani bir serinin sekizinci filminden bahsediyor. Bir “korku” filmi serisinin sekizincisinden bahsediliyor. Canımdan çok sevdiğim Hollywood yöneticileri (yalakalık da sınır tanımam). Ya kardeşim, ilk filminde düşük bütçesini yaratıcılığıyla kapattığı için bir yere gelmiş bir seriden bahsediyoruz. İkinci de böyle sürprizle falan ekmek yedi. Ondan sonra zaten, “Aklıma yaratıcı bir öldürme fikri geldi” üzerine kurulu hale geldi seri. Binbir türlü benzeri de yapıldı. Daha neyi zorluyorsunuz? Hem de Comic Con gibi temelini yaratıcılık üzerine kuran bir mecrada bunu gösteriyorsunuz. Yıkılın, sinirlendirmeyin beni. Belki televizyona dizi olsa bu kadar kızmazdım ama sinemaya gitmek öyle kolay bir iş değil, lütfen. Bu filmi izleyen de bizden değildir, o derece, söyleyeyim.

Justice League

Anıl bu fragmanla ilgili yorumlarını şurada detaylı paylaştı. Ben biraz daha özet geçeceğim. Wonder Woman filmiyle beraber DCEU’ya olan inancımız tazelenmişken, bu fragmanın biraz tonumuzu düşürdüğünü söyleyebiliriz sanıyorum. Film yine izlenir olacak, keyifli saatler geçirtecek ama o kadar ile kalacak gibi görünüyor. Şimdi bu durum çoğu Marvel filminde var ama hem artık o tarzdan sıkıldığımız için sonraki dönem Marvel filmlerini ilki kadar övmüyoruz, hem de bu “light” film havası Marvel’ın karakterlerine ve genel tarzına gidiyor, DC’den farklı bir şeyler bekliyoruz. Bir de fragmanın verdiği genel hissiyat “bütün süper kahraman filmlerinin çalışan kısımlarını kullanmaya çalışalım” olmuş. Zaten iki yönetmeni hissediyorsunuz, Snyder’ın güzel görünsün diye zorladığı aksiyon sahnelerine, Whedon tarzı tek cümlelik (“one liner”ı çevirdim) esprileri eklenmiş, yanına X-Men’de Quicksilver sahnesi tuttu, Flash’lı ona benzer sahneler koyulmuş, yine Flash’ı Spider-Man vari bir tarza sokup bir de mizah yükünü ona yüklemişler (ki çok sulu ve yapmacık duruyor bu durum), kasıntı adam da tamam, toparlayıcı adam (Alfred) rolü de. Diğer karakterler de çok umut vermedi şimdiye kadar. Belli ki, Aquaman bolca poz kesicek, o hissiyatı verdi, Cyborg’un bir tuhaf durduğunu, fazla CGI gibi geldiğini düşünüyorum, bu çorba içerisinde DCEU’da en beğendiğimiz iki parça olan Batman ve Wonder Woman’ın da (mesela o fragman açılışındaki “Hiiç bişey yapmadım kısmı gibi) heba olması olasılığı insanın gözünü korkutmuyor değil.

Yine de fragmanın olumlu yaptığı, önceki DCEU filmlerindeki bütün hikayeyi gözümüze sokmuyor olması güzel bir değişiklik. Hani merak uyandırması falan çok önemli. Bir de Themiscra’da geçen kısımların ve oradaki savaşın da heyecan verici durması hoş detaylar. Tabii ana kahramanlarımızdan çok yan karakter ve olayların heyecan vermesi hayra alamet değil ama neyse. Kötü adam da etkileyici duruyor şu ana kadar. Neyse sonuçta film eğlenceli ve etkileyici olacak ve severek izleyeceğiz ama bağlı bulunduğu türe katkı yapacak bir film de olmayacak gibi görünüyor. Hayırlısı diyelim.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın