FilmYorum – Organize İşler 2: Sazan Sarmalı (2019)

Bu yazıda Organize İşler 2: Sazan Sarmalı filmini spoilersız bir şekilde yorumluyor olacağım. Bunun dışında, Patlamış Mısır Savaşları ile ilgili herhangi bir yorum yapmadım, o konuda ayrı bir yazı yazılsa daha iyi olur, burayı çok dağıtmayalım diye. Yazamayacağım büyük ihtimalle ama olsun. Bu sadece film yorum yazısı. Hem de Spoilersız. Buyurun.

Künye

Yönetmen: Yılmaz Erdoğan
Oyuncular: Yılmaz Erdoğan, Kıvanç Tatlıtuğ, Ezgi Mola, Okan Çabalar, Bensu Soral, Güven Kıraç, Ahmet Mümtaz Taylan,
Tür: Komedi, Aksiyon
Ülke: Türkiye, Yayın Tarihi: 1 Şubat 2019, Süre: 2 saat 1 dk

Giriş

Sinemaya gitmek artık lüks benim için. Ev iş sarmalına dolandım kaldım. Eskiden olduğu gibi hafta sonu boş bir zaman yakalayıp sinemaya gitme işi bile zorluyor artık beni. Nice gitmek istediğim film kaçıyor, niceleri kaçacak. Organize İşler 2 de bu filmlerden biriydi. Sonra bir sabah (ki öyle bir sabahtan bahsediyorum. Hanım falan hep uyurkene.) kalktım ve gördüm ki, Netflix bu filmi kapıma (yani televizyonuma işte) getirmiş. Şaka değil, en güncel filmi en az bir kaç senelik olan Netflix daha gösterime gireli 10 gün olmuş, hala sinemalarda gösterimde olan Organize İşler 2: Sazan Sarmalı filmini an itibariyle göstermekte, hatta ben de an itibariyle izlemekteyim. Maden bana böyle bir kıyak yapıldı, ben de bunu duyurmak için azıcık bir fedakarlık yapayım dedim.

Organize İşler filmini ilk izlediğimde Vizontele’yle kıyaslamış, onun kadar iyi olmadığını düşünmüştüm. Ancak aradan zaman geçtikten sonra ilginç bir şekilde daha akılda kalıcı olan Organize İşler oldu. Süpermen’iyle Asım’ıyla, renkli karakterleriyle, İstanbul’da geçmesiyle, eğlenceli hikayesiyle falan şahsına münhasır filmler arasına adını yazdırmayı bir şekilde başarmıştı. Devam filmi gelecek deyince çok heyecanlanmadım, sanki ilk film tadında bitmişti, o ekip artık çok birbirinden kopmuş, aynı havayı yakalamaları çok zor diye düşündüm. Yine de acaba nasıl olur diye düşünürken, Netflix sürpriziyle izledim ve şimdi de yorumluyorum. Buyurun efendim.

Hikaye

Dolandırıcımız Asım Noyan aynı şekilde organize işlere devam etmektedir. Ancak Asım’ın uzun zamandır görüşmediği, kendisiyle görüşmek istemeyen kızı Nazlı’nın nişanlısı dolandırılıp yardım isteyince Asım ekibini toplar ve yeni maceramız başlar. Spoiler vermek istemediğim için olayın Sarı Saruhan’a bağlandığı kısma hiç girmiyorum. Devam edelim.

Artılar/Eksiler

Devam filmi olması sebebiyle ilk filmle pek çok karşılaştırma olacak haliyle, haberiniz olsun. İlk olarak beklenen soru film güzel mi? Güzel. Son derece keyifli olmuş, esas amacı olan eğlendirmeyi gayet güzel başarıyor. Film son derece akıcı ve eğlenceli bir şekilde ilerliyor. İlkine kıyasla daha derli toplu bir hikayesi var. İlki buna göre biraz daha kopuk ilerliyor, takibi zor oluyordu. Bu filmde olaylar biraz daha az yorucu bir şekilde ilerliyor, bu hikayenin güzel kısmı. Kötü kısmı ise böyle olunca hikaye biraz daha tahmin edilebilir olmuş. Yani sürprizler falan tatmin edici olmamış. Bazı kısımlarda da olayların birbirine bağlanması biraz zorlama olmuş. Erdal Tosun’a selam durulan kısım dışındaki duygusal sahneler de fazla sıradan olmuş. Ama senaryonun akışı ve mizahın fena olmaması sebebiyle hikayeden artıyı verebiliriz.

İlkinin akılda kalan güzel olaylarından biri de renkli karakterleriydi. Bu filmde de karakter çeşitliliği mevcut, ancak yan karakterler ilki kadar derin olmamış, fazla tek düze kalmışlar. Şimdi burada Kıvanç Tatlıtuğ’u bir ayırmak lazım. Karakteri ilk filmdeki Cem Yılmaz’ın mafya babasının taklidi gibi durmasına rağmen, yine de Kıvanç oyunculuğu ve karaktere kattıklarıyla ayrı bir hava yaratmayı başarmış. Her çıktığı sahneyi alıyor, götürüyor. Onun dışında pek çok farklı karakter var ve hepsi filme bir şekilde eğlence katıyor ama “işte şu karakter akılda kalıyor, alıp götürüyor” diyebileceğim kimse yok. Hepsi tek boyutlu, görev bazlı, amaçlarını yere getirip kayboluyor gibiler.

Asım karakteri ilkindeki kadar sempatik değil, yer yer biraz kasıntı duruyor. Ezgi Molla’nın ilk filmde yan bir rol iken, burada başrole geçmiş olması değişik olmuş ama karakterinin çok bir numarası yok, son derece sıradan bir karakter olmuş ve hiç bir artısı yok. Asım’ın kızı ölümüne yapmacık, durağan. İlk filmden bu filme devam edenler eh işte, ortalama bir performans göstermişler. Yeni yan rolleri almış olan yeni nesil BKM Mutfak ekibi de görevlerini iyi yapıyor ama ilk filmin kadrosunda olan birinci nesil kadar dolduramıyorlar ekranı. Bu arada yeni nesil BKM Mutfak demişken (burada bir mutfak firmasının reklamını yapsam, konuyu oraya bağlasam komik olmaz mıydı? Birden öyle aklıma geldi işte) Çok Güzel Hareketler Bunlar 2‘nin de iyi başladığını, baya bir güldürdüğünü, izlemeye değer bir iş olduğunu ekleyeyim. Bölümleri Youtube’a hemen yüklüyorlar, kaçıranları uyandırayım, hemen filme geri döneyim.

Filmin mizah dozajının kahkahadan gülümsetmeye doğru bir düşüş gösterdiğini söyleyebilirim. Hani filmi genel olarak komik buluyorum ama böyle güldür güldür (referanslı kelime oyunu) olduğum, kahkaha attığım, aklımda kalan çok fazla bir sahne olmadı. Filmin müzikal altyapısı da ilk filmi aratıyor. Çıkış şarkısı yine Nil Karaibrahimgil tarafından yapılmış olsa da zaten ilki kadar iyi değil ama filmde müzik kullanımı da aynı şekilde tatmin etmekten uzak, sıradan sularda yüzüyor. İlk filmin havasının oluşmasında bu kadar etkili olan müziklerin bu filmde geride kalması değişik olmuş. Çekim kalitesi ise bu sefer daha iyi gibiydi sanki. İlk filmin medarı iftiharı havadan çekimler burada da mevcut ama daha az kullanılmış sanırım, çok rahatsız etmedi beni.

Filmin aksiyon sahnelerinin Koreli bir ekip tarafından yapılmış olması sosyal medyada çok konuşuldu. Açıkçası aksiyon olarak sadece bir araba kovalamaca sahnesi var akılda kalan, bir de gemi kovalamacası ve ikisinin de çok ahım şahım bir numarası yok. Kötü değil ama bizden birileri de çekebilirmiş mesela. Kötü gözükmüyor, eminim çekim için kullandıkları tekniklerin bir numarası vardır ama etkileyici mi derseniz, sinemada herhangi bir aksiyon filmi izlemiş biri için çok önemli bir şey gibi durmuyor. Yine de kötü gözükmüyor en azından.

Sonuç

Sonuç olarak elimizde iyi ve keyifli bir film var, harcadığınız vakte değiyor. İlki kadar vurucu olamıyor, bazı noktalarda eksileri ağır basıyor ama son dönemde yerli filmlerin kalitesi düşünüldüğünde, o düzeyin bir tık üstünde olduğunu söyleyebiliriz. Dünyaları değiştirmiyor ama keyifli zaman geçirtiyor. Sinemada gitmeye değip değmeyeceği tartışılır ama halihazırda Netflix’i olanlar için bir akşamlık seyir zevki sunacağı aşikar. Bir başka yazıda görüşene dek esen kalın.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın