FilmYorum – Kötü Kedi Şerafettin (2016)

Künye

Yönetmen: Ayşe Ünal
Oyuncular: Uğur Yücel (Şerafettin), Demet Evgar (Misket), Güven Kıraç (Fare Rıza), Okan Yalabık (Çizer & Adnan), Gökçe Özyol (Martı Rıfkı), Ayşen Gruda (Ev sahibi Hasene), Cezmi Baskın (Bakkal Şemistan), Yekta Kopan (Cemil), Ahmet Mümtaz Taylan (Tonguç)
Tür: Animasyon, Komedi, Aksiyon, Macera, Fantastik
Ülke: Türkiye, Yayın Tarihi: 5 Şubat 2016 Süre: 1 saat 25 dk

Giriş

AltDünya olarak yerli işlere ayrı bir hevesimiz, motivasyonumuz var. V1 yazılarıyla nostalji damarımız da kabarmışken şöyle bir geçmişe baktım ve sitenin arşivinde en başarılı yerli animasyon filminin yer almaması hoşuma gitmedi. O sebeple nostaljik yazılar trendine başlamak için (baya bir geçmiş temalı yazı gelecek mesajı olarak alabilirsiniz) en iyi konunun “Kötü Kedi Şerafettin” olduğuna karar verdim.

Karakter L-Manyak dönemlerinde Bülent Üstün’ün rahmetli kedisinden esinlenerek yaratılmış. O dönemin karikatürüne hakim olanlar L-Manyak tarzının ne kadar kaba, ne kadar argo ve cinsellik dolu olduğunu hatırlar. Şero da bu trendin en başarılı temsilcilerinden. Cihangir damlarında gezen maço bir kedinin hikayesi zamanında tutsa da, sonra unutulmuştu. Ta ki Anima İstanbul bir animasyon filmiyle kahramanımızı beyazperdeye taşımaya karar verene kadar.

Hikaye

Hikayemiz kahramanımız Şerafettin ve kankaları Fare Rıza ve Martı Rıfkı’nın mangal hazırlıklarıyla başlar. Olaylar gelişir ve babası Tonguç Şero’yu evden kovar. Bunun üzerine artık hayvan gibi değil, insan gibi yaşamayı kafaya koyan kankalar maceradan maceraya koşacaktır.

Bu maceraları kısaca Cemil’le kazara kedisini öldürdükleri yazarla bitmeyen kapışmaları, bir banka soygunu, Şero’nun bir oğlu olduğunu öğrenmesi ve aşık olması olarak özetleyebiliriz. Dahası ve detaylar için filmi (bir iki ay önce Netflix’te vardı ama kaldırdılar. DVD, BluRay falan artık) izlemeniz icap ediyor.

Artılar/Eksiler

En iyi yerli animasyon işimiz ona hiç şüphe yok. Ama kusursuz değil. Yerli işlere genelde kıyak geçilir ama ben tarafsız bir yaklaşımın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Yani bunun gibi ortalama üstü işleri desteklemeyi bırakmadan tabii ki, artılarını ve eksilerini güzelce yorumlayarak ancak ileri gidebiliriz diye düşünüyorum. O sebeple buyrun;

Filmin en büyük artısı hiç tartışmasız animasyon kalitesi. Özellikle öyle başarılı bir Cihangir yaratmışlar ki, takdir etmemek mümkün değil. Sinemada o arka planların detaylarını gördüğümde nasıl etkilendiğimi hala hatırlıyorum. Karakter tasarımları da başarılı. Şehir detayları kadar etkileyici değil ve karikatür halindeki kadar “pis” durmuyor haliyle ama Pixar’a verip, sen yap desen onlar da ancak bu kaliteyi yakalayabilirlerdi, şehir konusunda onları geçmiş Anima İstanbul, belirteyim istedim.

Animasyonların kalitesinde seslendirme de en az görsellik kadar önemlidir. Yukarıda yazdığım kadro bu konuda yeterince fikir veriyordur sanıyorum. Gerçekten allstar bir kadro kurulmuş ve genel olarak başarılı bir iş çıkarılmıl diyebiliriz. Beni tek rahatsız eden konu, Cezmi Baskın’ın ve özellikle Yekta Kopan’ın seslerinin fazla tanıdık gelmesinden dolayı karakterle bağdaştırmada zorlandım. Yani Yekta Kopan’ın nasıl efendi biri olduğunu bildiğimden küfürler Cemil’de çok eğreti durdu mesela.

Küfür demişken, filmde argo ve küfür gırla gidiyor haliyle. Şero filmi bu daha azını bekleyemezsiniz. Yine de şöyle bir durum var ki rahatsız etti beni, ya bu ünlüyle bağdaştırma durumundan, ya tonlamalardan, ya da genel olarak yanlış kullanımdan küfür-argo kullanımları yer yer zorlama yapmacık, yer yer gereksiz geldi. Yanlış olmasın “Çok küfrediyolar, ıyy banal” değil kastettiğim, gereksiz ediyorlar, yerinde etmiyorlar ya da ettiklerinde hakkını veremiyorlar. Yoksa karakteri bildiğimden az bile ediyorlar diyebilirim. Çok kritik değil ama filmin havasını küçük de olsa etkileyen bir unsurdur.

Hikayeye gelirsek, karikatürdeki orijini ve maceraları küçük değişikliklerle direkt yansıtmaya çalışmışlar. Şimdi bu normalde güzel bir şey ama bir iki nokta tam olmamış. Birincisi normal olarak tecavüz falan gibi fazla uçlarda olan kısımları törpülemişler, bu durumda karakterin de uçlarda oluşuna gem vurmuş, biraz yavan hale getirmiş. Şiddet, küfür var evet ama sizi rahatsız etmeyecek noktaya kadar, ki Şero’yu Şero yapan unsurlardan biri de o rahatsızlık vermesiymiş demek ki. İkinci nokta da haftalık/aylık yayında yürüyen bazı hikayeler animasyon olarak tam olmamış. Yani hikayeler çok birbirine benzer duruyor, hele çizerle kapışma bir yerden sonra “yine mi?” dedirtiyor.

Bu iki nokta dışında ise genel olarak akan başarılı bir hikaye olduğunu söyleyebiliriz. Soygundan kovalamaca sahneleri falan başarıyla işlenmiş. Aksiyonu animasyon meziyetleriyle çok güzel vermeyi başarmışlar. Bunun yanında Tacettin’e ayrı bir değinmek lazım, kısa sürede kendini sevdirip öne çıkmayı başarıyor. Filmde en sevdiğim karakter olmayı başardı.

Mizah olarak da daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Genel olarak eğlenceliydi, evet, tebessüm ettirmek okey, ama kahkaha attıracak kısımların eksikliğini hissettim. İlk izlediğimde salondaki daha genç kesim özellikle küfürlü yerlerde kopmuşlardı ama ben biraz daha sağlam mizah aradığımdan beni kesmedi. Daha yaratıcı olabilirlerdi diye düşünüyorum. Bu haliyle çok basit kalmış.

Sonuç

Artıları eksileri tarafsız olarak bu şekilde. Buna rağmen sonuçta ortalamanın üstünde, iyiler arasında sayılabilecek bir iş var elimizde ve alternatif konusunda da sıkıntı (halay çeken Pepee var mesela) olduğu düşünülürse bulunmaz nimet. O sebeple bu tip işleri unutmazsak, konuşarsak, desteklersek, sektörün bu tip alternatif işlere dikkatini çekebilirsek her yeni gelecek işin bir öncekinden daha iyi olacağını düşünüyorum.

O sebepledir ki, televizyonda denk gelirseniz izleyip tweet falan atarak, imkanınız varsa DVD/Bluray falan alarak bu tarz güzel alternatif işlerin de ülkemizde alıcılarının olduğunu hissettirmenizi rica ediyorum. Yoksa yeni nesil denince yaratıcılığı sıfır “Youtuber”ların elinde kalacak sinema sektörümüz.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın