FilmYorum – Justice League (2017)

Artılar/Eksiler

Ekip ilk kez bir araya geldiği ve bir kısmını ilk defa diyaloglu gördüğümüz için karakterlerle başlayalım, ki filme genel bakış açımız da onun üzerine kurulu olacak zaten. Hemen Batman’e girişelim, aradan çıksın. Olmamış. İlkindeki o karanlık, karizmatik, herşeye hazır, hatta Supo’yu benzeten adam nere, buradaki bu sulu şakalar yapan, gizli kimliği hiç önemsemeyen, kabadayılık yiyen, pek de olaylara hazır olmadığı ortaya çıkan Batman nere… Tahminimce yazarlar o cool Batman’in takımı nasıl toparlayacağını bulamamış ve o durumdan komple vazgeçmişler gibi bir hava olmuş. Keşke biraz daha kafa yorup o cool adamı geri getirselermiş. Affleck’in neden artık Batman olmak istemediğini biraz anlıyorum sanırım. Bir de DCEU evrenin bütünlüğü ile ilgili olarak Batman’in Superman’in ölümüne verdiği tepki biraz aşırı olmuş. Sonuçta daha önce Robin gömmüş, onca şey görmüş geçirmiş bir Batman bu. BirbSupo’nun ölümü adamda bu kadar karakter değişimi yaratmamalı bence. Bu sebeplerle Batman tam olmamış.

Superman’e gelelim. Genel olarak Superman’in biraz fazla kendine güvenli olması dışında, beğendim. Biraz hızlı geçilse de (Kendini çabuk toparladı) hikaye genelinin Supo’nun ölümüne bağlanması ve dönüşünün de hikayeyi sonuçlandırması fena değildi. Supo’yla ilgili tek sorun önceki filmlerin bizi bu Supo’ya getirmiyor olduğu. MoS’de dünya onu tanımıyodu, BvS’de ondan korkmak ve tapmak arasında gidip geliyorlardı. Öldükten sonra resmi tören falan olsa da, bu derece bir sen umudumuzsun, sen olmadan geçmiyor bu ömür, dünya sensiz nasıl bir yer durumu yoktu, ki aslında esas Superman’in böyle olması gerektiğini, bu iki filmdeki Superman’in aslında Superman olmadığını çooook önce söylemiş ve tepki almıştım. Fanboylar şimdi ne demek istediğimi anlamıştır diye düşünüyorum. Eğer önceki filmlerden adım adım bu hale gelselerdi daha güzel olacaktı ama neyse.

Ezra Miller oynayacak dendiğinde tepkili olduğum Flash, fragmanlarda çok gereksiz mizah unsuru olacak gibi görünüyordu, ki görece öyle. Ama filmin Flash’ı deneyimsiz olarak ortaya koyması hem grup dinamiğine katkı olarak faydalı olmuş, hem de o mizahi durumları görece anlaşabilir kılmış. Ayrıca birey birey ilişkilerini de güzel işlemişler. Bruce’la, Cyborg’la, Supo’yla hatta WW ile olan sahnesi de sizde daha fazlası olsun dedirtiyor. Haa çizgi romandaki ile hiç benzerliği var mıdır, azdır ama bu evrene göre yeterlidir. Bir de bir yerde bir yazıda “Deneyimli olsaydı, fazla güçlü olurdu, hilayeye zarar verirdi” yorumu okumuştum, görece katılıyorum.

Aquaman filmin en olmamış karakteri. Tamam çizgi romanlardan farklı olmasına okey olalım, bu yeni badass serseri imajın da ekibe bir farklılık, bir hava kattığı aşikar (Logan’ın fazla yakışıklı Jackman tarafından oynanması gibi) ama bu durumun altı doldurulmaya hiç uğraşılmamış. Mesela kendisi Ultimates’deki Thor gibi (işte kapitalizm karşıtı, büyük şirketlere düşman, biraz bohem falan gibi) aktivist olarak çizilse bir nebze de, küçük bir köye yardım ederken, dünyayı hiç iplememesi, Atlantis’i de umursamıyorken orada yaşanan olaydan dolayı ekibe yardıma gelmesi falan çok havada kalmış. Büyük ihtimalle solo filminde altı dolucaktır ama şu an için boş bir karakter olmuş. En azından fragmanlardaki gibi savaş peşinde çılgın biri olarak çizilseymiş daha güzel olurmuş. Bu haliyle karikatür olarak kalmış.

Aynı altı boşluk görece WW’de de var ama kendisi solo filmi sayesinde başka birşeye gerek duymuyor, film boyunca karakter dışı bir hareketi de olmadığı için başarılı görünüyor. Cyborg ise altı en dolu karakterlerden biriydi. Hem babasıyla durumu, hem mevcut insan-canavar çelişkisi falan filmin odağından da kopartmadan, az ve öz olarak verilmişti. Solo filmini en merakla beklediğim karakter oldu. Görselliği de fragmanlardaki kadar rahatsız etmedi. Bu arada Green Lantern’a giriş yapmayı kötü kaçırmışlar. Hani bir iki referansla çok tatlı olabilirdi.

Filmin kötü adamı Steppenwolf kesinlikle en yaratıcı ya da en komplike kötü adamlardan biri değil. Ancak kahramanlara odaklanılması gereken bir filmde iş görüyor. Yani basit bir dünyayı ele geçiricem diyen bir kötü adam ama güç skalası olarak Supo hariç, tüm takımı yenecek güçte, bir sürü minionu var, plan basit ama etkili. Zaten beş artı bir kahramanı toparlayacak, bir kısmına giriş yapacak bir filmde bundan fazlası zarar verebilirdi. O sebeple risksiz, işlevini yerine getiren ama muhtemelen bir daha adını bile duymayacağımız bir kötü adam kullanmak mantıklı. Yine de bir şekilde bu evrenin tarihine bağlamak (Amazon, Atlantis ve İnsanlar şeklinde) yeterli olmuş, az da olsa derinlik katmış. Darkseid bağlantısıyla da esas kötü adama yerinde bir giriş olmuş.

Kötü adamla bağlantılı olarak hikaye de bu açıdan düz ilerliyor. Çok büyük sürpriz ya da twist yok. Ama bunun ilk Justice League filmi olduğunu düşünürseniz, bu durum da çok büyük sorun teşkil etmiyor. Odaklanılması gereken League’i kurmak ve pürüzsüz bir şekilde kuruluyor. Tabii bundan sonraki filmlerde bu formül yetmeyecek, daha akıl dolu, daha komplike bir iş bekliyor olacağız, onun da planını şimdiden yapmalı DC ve WB. Nasıl ki, Avengers ilk filmi de böyleydi ama ikinci film aynı şeyi yapıp yerden yere vuruldu. Aynı tehdit Justice League için de mevcut.

Şimdi ilk Justice League filmi olsa da görmezden gelinemeyecek iki nokta var. Birincisi girişten sonra sonuca çok hızlı geçilmesi. Yani takımı toplayıp Steppenwolf’dan dayak yedikten sonra hemen Supo’yu dirilttiler, küçük bir evil Supo gerginliğinden sonra hemen Steppenwolf’u buldular, kapıştılar, hemen Supo kendine geldi, günü kurtardı, film bitti. O arada biraz daha etkileyici bir şeyler olsaydı, Supo’nun kötü tarafı bir tık daha iyi işlense tadından yenmezdi. İkinci nokta da sondaki final savaşı çok düzdü ve etkileyicilikten uzaktı. Ekibin Batman’i kurtarması falan daha dramatize anlatılabilir, Steppenwolf’un Supo tarafından mağlubiyeti biraz daha zorlayabilirdi. Ki buna fırsatları da vardı. Yine de birşeyi derinlemesine anlatmak istediklerinde nasıl sıçabildiklerini bildiğimden buna da şükür diyorum.

Müzikler güzeldi, özellikle Supo’nun dönüşünde klasik 80’lerin Superman tema müziğini duymak hoştu. Görsellik fragmanda beni çok rahatsız etmişti ama Steppenwolf haricinde (ki o CGI hiç olmamış) akan filmde çok fena gelmedi. Yalnız bir Zack filmine göre etkileyici akılda kalıcı sahne daha azdı. En azından güzel sahne yakalayacağım diye, hikaye tarumar olmamış diyip teselli buluyoruz.

Sonuç olarak standart bir film olmuş, beklediğimizi veriyor ve bu sebeple de yeterince tatmin ediyor. Önceki filmlerin “Dur bişey deneyeceğim” diyip karakterleri tarumar etmesindense, bunu tercih ederim. Ama artık ortalama üstü bir Justice League filmi gördüğümüz için, ikinci filmde daha yaratıcı, daha süper mega bir şeyler bekliyor olacağız. Umarın DC ve EB gerekli dersleri çıkarır ve bizi mutlu ederler.

Peki izlemiş olanlar siz nasıl buldunuz? DCEU yeniden mi doğdu, yoksa bir numara olmaz mı? Yorumlarda paylaşın tartışalım. Bir sonraki yazıda görüşene dek esen kalın.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın