FilmYorum – Attack the Block (2011)

Künye

Yönetmen: Joe Cornish
Oyuncular: John Boyega, Jodie Whittaker, Alex Esmail, Feanz Drameh, Nick Frost
Tür: Fantastik; Bilimkurgu, Aksiyon, Macera, Gerilim
Ülke: Britanya, Yayın Tarihi: 26 Ağustos 2011, Süre: 1 saat 28 dk

Giriş

Britanyalıların genel imajı böyle soğuk, seviyeli, çok düz diyeceğimiz şekildir. Ama eğlence sektörü temel alındığında en şahsına münhasır işler onlardan çıkıyor. Kitap olarak Discworld, dizi olarak Sherlock, Misfits, film olarak Cornetto üçlemesi vs. Sonuçta Hollywood’un formülasyonu seven tarzından sıkılanlara taze, farklı bir seçenek sunmayı başarıyorlar ve biz izleyiciler bu durumdan çok memnunuz. Bugün FilmYorum’da konuk edeceğimiz film de, aynı coğrafyanın uzaylı istilalarına değişik bir bakış açısı sunuyor. Ben de güzel izler bırakmış, imdb’den 6.6 Rotten’dan %90 almış bu filmi duymamış olanlara sunmak istedim.

Hikaye

Olaylar Güney Londra’da geçiyor. Burada bir sokağın çetesi olan gençler kendilerince bir hayat sürmektedirler. Tabii işler sıradan devam etmeyecektir. Genç çetemiz orada yaşayan bir hemşireyi soymaya çalışırken bir göktaşı düşer. Onu araştırken köpek boyutunda bir yaratığın saldırısına uğrar ve bir şekilde o canavarı öldürürler. Bilmedikleri şey öldürdükleri yaratığın azıcık büyük versiyonlarının yolda olduğudur. Yetişkinler kendilerini iplemeyince uzaylı canavarlara karşı durmak bizim aklı büyük yaşı küçük gençlerimize kalacaktır.

Artılar/Eksiler

Pek çok artısı var filmimizin. Hangisiyle başlayalım. İlki Hollywood’un bu tarz filmlerdeki her şeyi daha büyük, daha heybetli, daha görkemli hale getirme saplantısına inat olaylar İngiltere’nin küçük bir bölgesine, hatta bir yerden sonra bir apartmana sıkıştırılmış. Film bize artık gına gelen “dünyayı kurtarıyoruz” klişesi yerine “bu sokak bizim” diyor ve olaylara gerçekçi bir şekilde yaklaşıyor. Etkileyici olacağım diye uçmuyor en azından. Olaylar gece geçtiği için ortam hep karanlık ve bu da filmin atmosferine önemli katkı yapıyor. Hem ortamın darlığı, hem de karanlığın kattığı gizem de filmin istediği o tekinsiz gergin havanın başarıyla yaratılmasını sağlıyor.

Gerginlik, korkutucu, karanlık dedim ama film bunun yanımda çok eğlenceli. Mizahı kesinlikle kıvamında, suyunu çıkarmadan güldürmeyi başarıyor. Mizahı kıvamında bırakıp, korkuyu, gerilimi, ciddiyeti de iyi veriyor. Bunun yanında aksiyonu da bu havaya güzel yedirip ideal bir tempo yakalamayı başarmışlar.

Bir diğer artımız uzaylıların tasarımı. Bu karanlık ortama çok uygun canavarlar yaratılmış. Maymun ve kurt karışımı canavarlarımızı özel kılan unsur fosforlı ağızları. O kadar cool duruyor ki. Hem çok hızlı olup, hem gizlenebilmeye çok uygun, hem de çok vahşi olabiliyorlar. Özellikle karanlık içinde parlayan dişler inanılmaz görşel şölen sunmasının yanında bıçakla kesilebilecek bir atmosfer yaratıyor. Dişler için de fosforlu buzlu mavi tercihi de çok doğru olmuş.

Filmin kadrosu da bir diğer artı. Zaten mizah umsuru Nick Frost’u bir kenara yazmak gerek. Küçük rolüne rağmen filme büyük etki yapmayı başarıyor. Bu adamın hoşuma gitmediği bir film olmayacak mı yahu? Kadronun diğer elemanlarını hemen hemen hiç tanımıyordum. Hani bir ikisine göz aşinalığı olsa da ismen hiç bilmiyordum. Şimdi bir tanesinin ismini tüm dünya biliyor; John Boyega. Evet Star Wars ve Pacific Rim’le adını duyurmadan önce burada uzaylılara başkaldırmıştı. Burada da güzel bir performans çıkartmış.

Kadronun kalanını hala tanımıyorum ama her birinin burada çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. Özellikle küçük çocukların hem oyumculukları hem film içinde kullanımları süper olmuş. Bir de artık baba olduğum için kalbim pır pır etti onları izlerken. Genç oyuncular da o isyankar havayı iyi vermişler. Karakter gelişimleri ve birbirleriyle ilişkileri de güzel işlenmiş. Kullanılan karakterlerin ayaklarının yere basması da ayrı bir artı. Her biri gerçekçi ve hayattan duruyor ve sırf film diye herkes bir anda kahraman olmuyor.

Atmosfere zaten övgülerimi sunmuştum, buna bağlı olarak görselliğin de aynı tadı verdiğini ekleyeyim. Ne kadarı CGI bilmiyorum ama karakter, atmosfer ve canavarlar kullanım olarak fazlasıyla organik göründü gözüme. Zaten film uzaylıları dişleriyle tanımladığı ve genel olarak da hem mekanda, hem görsellikte minimalist bir yaklaşım sergilemeyi seçtiği için aşırı bir CGI’a gerek olmadan istediği etkiyi yaratmayı başarıyor film. Böylelikle filmin tümünde bağımsız filmlerin cesareti ve Hollywood estetiğinin güzel harmanlandığı bir örnek bulmuş oluyoruz.

Sonuç

Yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi eğer uzaylıların tüm dünyayı istila etmelerinden, bunu yaparken de sürekli Amerika’nın büyük şehirlerini kullanmalarından sıkıldıysanız bu minnak alanda geçen hikaye tam size göre olacaktır. Renkli genç karakterlerin iyi tasarlanmış canavarlarla mücadelerini, gerginliği, mizahı, temposu kıvamında ayarlanmış bir şekilde izlemek istiyorsanız filminiz bu. Keyifli bir iki saat geçirmek isteyenlere tavsiyemdir. Bir başka yazıda görüşene dek esen kalın.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın