DiziYorum – Final Space S01 (2018)

Yazılarımızın genelinde olduğu gibi bu yazıda da Final Space ile ilgili spoiler vermeme gayreti içerisinde olacağız. Yine de demem o ki, bazı bünyelerin spoiler hassasiyeti, diğerlerinden fazla. Onlar gene de bakmasınlar. Sonuçta yorumluyorum, biraz detay veriyorumdur.

Künye

Oyuncular: Olan Rogers (Gary Godspeed), David Tennant (Lord Commander), Tom Kenny (HUE), Fred Armisen (KVN), Tika Sumpter (Quinn Airgon), Steven Yeun (Cato)
Platform: Netflix (TBS’ten satın almış sanırım)
Tür: Bilimkurgu, Fantastik, Komedi, Animasyon
Ülke: ABD, Yayın Tarihi: 20 Temmuz 2018 Bölüm Sayısı: 10

Giriş

DiziYorum’larda aşırı bir Netflix ve animasyon ağırlığı var, farketmişsinizdir. Bunun sebepleri bariz. Bütün bir şey izleme anlayışımı Netflix oluşturuyor (TV ve bilgisayardan bir şey izlemeyeli çok zaman oldu) ve animasyonlar normal dizilere kıyasla daha kolay izlenebiliyor, çünkü süreleri daha kısa ve yanımda çocuk varken izlemem sorun olmuyor. Keşke sponsorluktan falan bahsedebiliyor olsaydım bu sebepler içinde ama yok öyle bir dünya ne yazık ki. Neysem ney, bugün Netflix’te yeni yayına düşen, görece yetişkinlere yönelik bir bilimkurgu animasyon dizisi olan Final Space’e göz atıyor olacağız.

Orjinal olarak TBS kanalında (Amerikan kablo tv kanalı, benim açımdan en önemli olayları da Conan O’Brien’ın orada yer alıyor olması) yayınlanmış, sonradan uluslararası olarak yayın hakkını Netflix’in aldığı dizi 10 bölümden oluşuyor. Aslen Olan Rogers’ın YouTube için tasarladığı, sonra Conan O’Brien’ın görüp kanallara sunma gazı ile destek olduğu, sonradan pek çok platformun satın alma yarışına girip TBS’in kazandığı dizinin uluslararası haklarını Netflix’in almasıyla bizlere ulaşan, benim de tesadüf eseri önerilenlerim de görüp, “Ahanda bizim oğlanı oyalarken izleyebileceğim bir dizi” diye saldırdığım, 21 dakikalık süresiyle de binge bile edilebilecek bu dizi acaba o süreyi ayırmanıza değer mi? Bakalım, yorumlayalım o zaman.

Hikaye

Gary Godspeed aklı bir karış havada bşr abimizdir. Gördüğü bir kızı etkileyeceğim diye (Quinn ablamız oluyor) Infinity Guard (Galaxy polisi tarzı bir şey) kılığına giriyor ve etrafa biraz da zarar verince 5 yıl boyunca uzayda robotlar dışında kimse olmadan, tek başına kalma cezası alıyor. Yıllarca organik bir canlıyla görüşemeyen Gary, cezasının bitişine az bir süre kalmışken tesadüfen Mooncake adlı şeker bir yaratık ile karşılıyor. Bilmediği şey bu şeker yaratığın gezegen yok edecek güçte bir silah olduğu. Mooncake’i kullanmak isteyen kötü adamımız Lord Commander peşlerine düşecektir. İşte olaylar gelişecek, tayfaya bir iki kişi daha katılıp mücadeleye girişecekler.

Artılar/Eksiler

Önce kolay kısımlarla başlayalım. Fianl Space’in animasyon kalitesi akıyor. ShadowMachine firması tarafından yapılan görsellik hakikaten başarılı olmuş. Karakter animasyonları falan alıştığımız düzeyde ama uzay animasyonları falan hakikaten başarılı olmuş. Hem etkileyici duruyor, hem de animasyonun daha az ciddi tonuyla da son derece uyumlu görünüyor. Son dönemde Rick & Morty gibi “görselliğin ne önemi var” yaklaşımındaki animasyonlara alışmışken, (ki belli noktada haklılar tabi, görsellik mizahta ikinci plana atılabilir) bu tarz bir kalite görmek hoşuma gitti. Buradaki esas başarı hem kaliteli durmak, hem de bir yandan alıştığımız, aşina olduğumuz bir tarzı yakalamak olmuş.

Görsellikteki ciddiyetlerini dizinin genelinde de görmek mümkün. Yine türün standardı haline gelmiş olan “çok uçlara espri yapmalıyım” anlayışına tezat olarak dizi gayet “pürüzsüz”. Yani komik olacağım diye sivrilmeye çalışmıyor. Ne fazla bel altı, ne fazla politik, ne küfüre sırtını dayayan bir mizah peşinde koşuyor Final Space. Son derece akıl dolu, yer aldığı evrene uygun espriler üzerinden ilerletiyor eğlence anlayışını. Dizinin aynı zamanda prodüktörü de olan, hayata geçmesinin mimarlarından olan Conan O’Brien’ı biliyorsanız, nasıl bir şey beklemeniz gerektiğini daha iyi anlıyorsunuzdur tahmin ediyorum. Bu noktada sizi aşırı güldürecek, gülmekten altınıza yaptıracak kadar bir komedi olmadığını eklemek gerekiyor. Ama dizinin büyük bölümünde çok eğleneceğinizi söyleyebilirim.

Final Space’in beni esas vurduğu ve bu yazıyı yazmamı sağlayan durum ise, bu eğlenceli, uçuk görünen üst planın altını da beklemediğim bir derinlikte doldurmaları oldu. Dizi birine ve kendine güvenme, karşılıksız arkadaşlık, platonik aşk, ölümle başa çıkma gibi temaları türdaşları gibi aşırı tiye almadan son derece sağlam bir şekilde işliyor. Yani o mizahın, esprilerin yanında beklemediğiniz kadar ciddi bir yaklaşım da sergilemişler, ki dizinin beni hayran bıraktığı esas nokta da bu oldu. Spoiler vermeyeceğim ama bir bölümden sonra “Vaay, adamlar bunu hem de geyiğe vurmadan, hem de dizinin konspetinden sapmadan da vermey başarmışlar. Helal olsun” dedim. İzlediğimizde siz de anlayacaksınız. Son bir kaç bölümde özellikle duygusallık eğlence unsurunu geride bırakıp, dizi bu kez de duygu yoğunluğu ile sizi kendine hayran bırakmayı başarıyor.

Karakterler de on numara. Gary’i ilk gördüğünüzde sevemeyecek ve antipatik bulacaksınız. Normalde klasik kendinin farkında olmayan ukala itici bir tip olabilecekken, iyi niyet eklenerek bir anda şahsına münhasır hale gelen Gary’e, biraz zaman geçtikten sonra duyduğunuz sempati artacak. Mooncake inanılmaz şeker. Basit tasarımına rağmen kolayca sizi kendine aşık eden bu şeker yaratık bir anda favoriniz olacak. Diğer yan karakterler de süper orijinal olmamakla beraber sundukları değerler üzerinden “uyumsuzlardan oluşan sorumlu takım” konseptinin başarılı bir örneği olarak yerlerini alıyorlar. Her birine empati kurulabilecek bir şeyler verilmesi sayesinde dizi bu takımla bağ kurmanızı sağlamış. Kötü adamımız ise içlerinde en sıradan kalan o olmuş. Gücü falan neyse de, ne motivasyonu, ne de olayı çok netleştirilmemiş. Esas sorun ise geyik potansiyeli çok yüksekken sadece bir yerde alay edilip, kalan zamanlarda çok sıradan kalmış.

Bu tip dizilerin kadrosu genel olarak önem taşır. Final Space de seslendirme kadrosundaki başarılı isimler ile öne çıkmayı başarıyor. Kötü karakterimizi David Tennant’ın seslendirmesi bile süperken, antipatik robot KVN rolünde Fred Armisen harikalar yaratıyor. Dizinin yaratıcısı Olan Rogers’ın da hem Gary’nin hedeflenen karakter haline gelmesinde, hem de Mooncake’in şirinliğindeki başarısı paha biçilemez. Diğer yan karakterler de görevlerini başarıyla yerine getiriyorlar.

Sonuç

Bütün animasyonlarda “en uçuk ben olmalıyım” hırsının trend olduğu bir zamanda ayakları daha yere basan, mizahın yanına duygu yoğunluğunu başarıyla harmanlayan, son derece temiz bir iş yapılmış olmasını takdir ettim. Türdaşlarıyla karşılaştırmak bu dizinin yapmak istediklerine ve başardıklarına haksızlık olur. Yukarıda yazdıklarımı ciddiye alıp, beklentiyi de doğru ayarlarsanız, siz de benim gibi “2.sezonu biran önce gelsin” diye sayıklar hale gelirsiniz. Netflix bu dizinin bir türevini kendisi de çekebilecekken, para verip lisansını alması tesadüf değil. Ayırdığınız kısa vakte kesinlikle değiyor, tadı damağınızda kalıyor. Bir başka yazıda görüşene dek esen kalın.

Spread the love

1 geri izleme / bildirim

  1. Kısa Kısa Yorum – Joker, Sandman, Bir Kaç Netflix Dizisi vs. – AltDünya

Bir yanıt bırakın