DiziYorum – The Good Place S01-02 (2016)

Yazıda The Good Place dizisini hep beraber yorumlayacağız. Yorumlarken spoiler vermemeye çalışacağız. Çünkü biz böyle çalışırız. Keyfinizi kaçırmadan, sevdiğimiz şeyleri sizlere anlatmak, sizlerle paylaşmak amacıyla hede hödö.. Yani spoilersız işte.

Künye

Oyuncular: Kristen Bell, Ted Danson, D’Arcy Carden, Jameela Jamil, William Jackson Harper,
Platform: NBC
Tür: Komedi, Macera
Ülke: ABD, Yayın Tarihi: 19 Eylül 2016 Bölüm Sayısı: 2 sezon 26 bölüm (3.sezonu devam ediyor)

Giriş

Sürekli ciddi, sert dizi izlemek de bir yere kadar. Bazen insan şöyle çok kafa yormayan şeker tatlı bir dizi izlemek isteyebiliyor. Yalnız bu şeker tatlı dizilerde kalite bulmak baya zor. Ya çok fazla sulu oluyorlar, ya gülme efektiyle sizi kendilerinden soğutuyorlar, ya çok klişe dolu oluyorlar vs. Şöyle temiz, sağlam bir “light” diziye denk gelmek oldukça zor. İşte AltDünya olarak çözümü kapınıza getiriyoruz. Tamamen şans eseri deneyip kısa sürede birinci sezonunu bitirdiğim “The Good Place” light dizi arayıp bulamayanlara ideal çözüm. Arka plan hikayesini ilginç bir “öte dünya” fikriyle kuran, üzerine klasik bir “yanlış yerde yanlış insan” mizahını temel alan ama bu klasik konuyu oldukça iyi işleyen, bu temeli de çok sağlam bir kadroyla pekiştiren dizi beklenmedik bir şekilde şu yoğun dönemimde hem izlenesi hem de yazılası işler arasında kendisine yer bulmayı başardı. Bakalım nedir bu diziyi çekici kılan.

Hikaye

Eleanor Shellstrop vefat etmiş ve kendisini diğer tarafta bulmuştur. Ne şanslıdır ki, cennete (Yani The Good Place’e işte) gitmiştir. Ortada tek bir sorun vardır. Bir isim karışıklığı olmuş ve kendisi tamamen aynı isimli bir başkasının yerine cennette bulunmaktadır. Zaten kendisi hayatta son derece kötü bir insandır. Birinci sezon boyunca kendisinin cennette kalma ve buraya uyum sağlamak için iyi bir insan olma çabasını takip ediyoruz. İkinci sezona spoiler olmaması için hiç girmiyorum.

Artılar/Eksiler

Şimdi önce bir kadro övgüsüyle başlayalım. Kristen Bell “Forgetting Sarah Marshall”dan beri çok sevdiğim bir oyuncu. Her gördüğümde şeker tatlı bir insan havası veriyor bana. Onun yeri ayrı. Ama kadroda en sevdiğim isim derseniz düşünmeden Ted Danson derim. Deneyimli oyuncu buradaki en zorlu işlerden birini The Good Place’in mimarı Michael’ı oynuyor ve harika bir iş çıkartıyor. Özellikle birinci sezon finalinde ne demek istediğimi anlayacaksınız. İkilimiz dışındaki oyuncular da harika birer iş çıkartıyorlar.

Good Place’in kadrosu başarılı ama onlara yazılan karakterlerin de işlerini kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. Bu tarz bir dizide beklediğiniz renkli ve çeşitli karakterleri burada fazlasıyla bulacaksınız. Öte dünya temasına uygun ama son derece de anlaşılabilir, modern, hayattan duran karakterler dizinin başarısında önemli rol oynuyor. Bu noktada Janet’ın olması gerektiği gibi karikatürize duran robot olmayan ama robotvari karakterinin öne çıktığını söyleyebiliriz. Onun üzerinden yapılan mizah dizinin en eğlenceli noktalarından biri. Tahani’nin istemsiz antipatikliğine de bir not ekleyelim. Ama bütün karakterlerin hem senaryoya uyumu hem de uygulanışlarının son derece başarılı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Senaryomuz da yine bu tarz bir diziden beklediğiniz her şeyi fazlasıyla sunuyor. Good Place’de halihazırda ilgi çekici olan öte dünya temasına getirdikleri yaklaşım son derece eğlenceli. Kusursuz bir yer tasvirini son derece başarıyla yapmış ve buraya uyumsuz bir karakter koyup onun üzerinden yarattıkları kaos dizinin senaryosunun temelini oluşturuyor. Yan karakterlerin de ana karakterimizle olan tezatlıkları diziyi sürükleyici hale getiriyor. Hem ekip, Michael ve Janet arasında yakalanan sinerji, hem de karakterlerimizin kişilikleri her bölüm biraz daha gelişiyor ve sizi bu ilginç ekibe daha fazla bağlıyor. Kendi aralarındaki ilişkileri, olaylara bakış açıları, hareketlerinin “Good Place” üzerindeki etkileri falan, hepsi çok güzel bağlanmış ve sürüklüyor.

Ta ki birinci sezon finaline kadar. Dediğim The Good Place çok güzel akıyor, gidiyor, o eğlenceli “light” dizi eksikliğinizi giderdiğinizi düşünüyorsunuz. Sonra sezon finali geliyor ve dizi her yerde bahsetmeye değer hale geliyor. Bu tarz bir diziden beklemediğiniz kadar sağlam bir “twist” yapıyorlar ve sizi hiç beklemediğiniz yerden vuruyorlar, ki dizi sırf o hissiyatı yaşamak için bile ilk sezonun sonuna kadar izlenmeyi hak ediyor. Spoiler vermeyeceğim elbet, siz de kendi kafanızdan bir şeyler kurmayın, sezon boyunca keyifli keyifli izleyip sonunu bekleyin.

Şimdi o twistten sonra gelen 2.sezon nasıl onu yorumlayıp yazıyı bitireyim. Açıkçası ikinci sezon ilk sezonla hemen hemen aynı kalitede diyebilirim. O twistin yarattığı büyük beklentiyi karşılamıyor ama gene de kendini izletiyor. Karakterlere alışmış olmanın verdiği aşinalıkla, farklı farklı olayların gelişimiyle bir şekilde hemen sezon sonuna geliyorsunuz. Ancak ilk sezonun üzerine çok bir şey koyabildiğini söyleyemeyiz, ki bu sebeple kafamda ilk sezondan bir tık aşağıda yer alıyor. Belki twistten dolayıdır ama beklentimi karşılayamamış hissiyatı içindeyim. Bazı yerlerde fazla tekrara kaçtıkları, bazı yerlerin gereksiz zorlama olduğunu düşünüyorum. Bir de şunu söylemeden edemeyeceğim, ikinci sezonun ilk büyük olayı bittiğinde karakter gelişiminin çöpe atılmasından rahatsız olduğumu belirtmek istiyorum (spoiler versem neler söyleyeceğim de neyse). Ve ikinci sezonun finali ilkinin kat be kat altında kalıyor.

 

Sonuç

Vaktiniz kısa, kafanız dolu, rahatlayacak, sizi çok yormayacak bir dizi arıyorsunuz. Hiç düşünmeyin, “The Good Place”i izleyin. Bölümler uzun değil ve sayı olarak yeterli, senaryo son derece akıcı, oyunculuklar çok şeker, mizah yardırmasa da güldürüyor ve sezon finaliyle de sizi dumura uğratmayı başarıyor. Güzel komedi dizilerinin elle sayılabildiği şu günlerden böylesi temiz bir iş bulmak nimet. Siz de deneyim, memnun kalmazsanız…başka dizi izlersiniz (Öyle para iadesi falan yapabilecek bir durumumuz yok. Batıyorum.). Bir başka yazıda görüşene dek esen kalın.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın