AltStory – Darksaber Tarihçesi (Star Wars)

Disney’in yeni Star Wars film üçlemesini “eh işte” (kötüden daha iyi yani) bulan birisiyim. Solo’nun solo filmini (kelime oyunlarına dönüşüm 🙂 ) “yani”, Rogue One’ı da “fena değil” kategorisinin biraz üstüne koyuyorum. Sonuçta Disney Star Wars’ı satın aldığından beri bana “vay be” (standart iyi kötü değerlendirmelerini kullanmıyoruz, evet) dedirten bir iş yapamamıştı. Ta ki Star Wars seven herkesin tapındığı “The Mandalorian” gelene kadar. Bu diziyle ve genel Star Wars’ın durumuyla ilgili yorumlarımı (sanki yazabilecekmişim gibi) başka yazılara saklıyorum. Bugün dizinin ikinci (ve kuvvetle muhtemel üçüncü) sezonunda önemli bir yere sahip olan Darksaber kılıcının kabul edilen Star Wars evrenindeki (Legends yok yani) tarihine şöyle bir göz atacağız.

Haliyle; The Mandalorian ve Clone Wars dizilerinden spoiler vericez. Ona göre organize olun.

Darksaber’ın Tarihçesi

Darksaber resmi evrende ilk olarak “Star Wars: The Clone Wars” 2. Sezonun “The Mandalore Plot” bölümünde göründü ve o zamandan beri diğer Star Wars animasyon dizilerinde ve çizgi romanlarda da yer aldı. Silah başlangıçta bir Mandalorian olan Pre Vizsla tarafından The Clone Wars’da kullanılacak bir vibroblade (metal bir kılıç) olarak düşünülmüş, ancak daha sonra George Lucas’ın metal bir kılıcın ışın kılıcına karşı durmasına sıcak bakmaması sebebiyle siyah kanatlı bir ışın kılıcı olarak yeniden tasarlanmış. Lucasfilm Animation başkanı ve The Mandalorian dizisinin yapımcısı Dave Filoni’nin söylediğine göre Lucas, Darksaber’ın arkasındaki tarihin geliştirilmesinde fazlasıyla yardımcı olmuş ve onu diğer ışın kılıçlarına karşı etkili bir silah olarak bizzat kendisi tasarlamış.


Kılıcın hikayesine gelirsek. Çoğu ışın kılıcı, kullanıcıları/sahipleri tarafından inşa edilir ve öldüklerinde kılıç kendileriyle beraber emekli olur. Darksaber bu durumun istisnalarından biri, kılıcımız The Skywalker Saga’nın 1000 yıl öncesinde, Jedi Order’a katılan ilk Mandalorian olan Tarre Vizsla tarafından yaratılmış ve kullanılmış. Haliyle Mandalor kültüründe önemli bir yere sahip olmuş, gücün (hem Force olan, hem olmayan) bir sembolü haline gelmiş. Tarte Viszla’nın ölümünden sonra onu onurlandırmak için Darksaber Jedi Tapınağı’nda muhafaza edilmiş. Jedi Tapınağı yıkıldıktan sonra Vizsla Hanesi üyeleri tarafından oradan çalınmış ve sahiplenilmiş. Hanenin başındaki kişi aynı zamanda kılıca da sahip oluyor, bu şekilde Darksaber nesilden nesile aktarılmış.

Bizim şahit olduğumuz veliahtlardan Pre Visla daha pesimist olan Mandalor yönetimine karşı bu kılıç yardımıyla ayaklanma başlatır ve yönetimi ele geçirir. Tabi pek uzun ömürlü olmaz. Ayaklanmada kendisine yardımcı olan Darth Maul tarafından öldürülene kadar kılıç kendisinde kalır. Böylelikle Darksaber ve Vizsla Hanesi yönetimi Darth Maul’un olmuş olur. Mandalorian’lar kendisine karşı ayaklanınca Maul kılıcı Dothomir’de tutmaya devam eder.

Yıllar sonra, (“Star Wars: Rebels” dizisine geçtik) Sabine Wren, Darksaber’ı Maul’dan çalar, Kanan Jarus tarafından kılıç dersleri alır ve bir düelloda İmparatorluk Genel Valisi Gar Saxon’u yenerek kılıcın sahibi olmaya hak kazanır. Babasını kılıç yardımıyla İmparatorluk gözetiminden kurtardıktan ve İmparatorluk’un süper silahını yok ettikten sonra Sabine, Darksaber’ı Mandalorianlara liderlik etme konusunda doğru kişi olarak gördüğü eski Düşes’in kız kardeşi Leydi Bo-Katan Kryze’ye teklif eder. Bo-Katan liderlik sıfatını kabul etme konusunda isteksizdir, ancak diğer klanların desteğiyle Darksaber’ı kabul eder. Galaktik İmparatorluk, Büyük Temizlik (Great Purge) olarak bilinen olayla Mandalore’u yerle bir ettikten sonra, Bo-Katan silahı kaybeder ve ardından silah bir şekilde Gideon’a giden yolu bulur. (O yolla ilgili bir şey bulamadım)

Darksaber, kanlı canlı (live action’ı böyle çevirdim ne var?) ilk kez “The Mandalorian” birinci sezon finalinde Moff Gideon tarafından kullanıldı. İkinci sezonla birlikte Bo-Katan’ın Moff Gideon’ı arayışının bu durumla ilgili olduğunu öğrendik. Silahın mülkiyeti son olarak Beskar ekibinin de yardımıyla Moff Gideon’ı yenen Din Djarin’e geçti. Mandalore’u yönetmekle hiç ilgisi olmayan Din, Gideon’u yendikten kısa bir süre sonra Darksaber’ı Bo-Katan’a vermeye çalıştı, ancak silahın uzun ve karmaşık mirası sebebiyle (ilkinde nasıl hak ettiğini de bulamadım) Bo-Katan kabul edemedi. An itibariyle kılıç karizmatik Mando’muzda kaldı. Haliyle Darksaber’ın bundan sonraki yolculuğunun “The Mandalorian”ın üçüncü sezonunun önemli bölümünü oluşturmasını bekliyoruz. Artık Bo–Katan’la mı kapışırlar, Mando lider mi olur orasını görücez. Peki bu kılıcın numarası nedir, ona bakalım.

Darksaber Diğer Işın Kılıçlarından Nasıl Ayrılıyor?

Diğer ışın kılıçlarıyla karşılaştırıldığında, Darksaber’ın daha kısa bir bıçağı vardır ve daha yüksek perdeli bir ses yayar. Ayrıca, görsel olarak benzersiz bir Mandalorian tasarımına sahiptir. Kılıç güç enerjisini yaymaya yarayan bir taşa sahiptir. Kılıcın kullanıcısının duygularından etkilendiği, kullanan kişi yoğun duygular yaşadığında güçlendiği söylenir. Hatta bu sebeple farklı kullanıcılarda farklı boylarda olduğu da görülmüştür. (İşlevi aynı ama, ehehe)

Darksaber, özellikle yetenekli bir Kuvvet kullanıcısının elinde güçlü bir silahtır. Ancak sıradan bir ışın kılıcının aksine, Güç hakkında hiçbir bilgisi olmayan bir savaşçının elinde de en az o kadar ölümcüldür. Bu nedenle Sabine ve Bo-Katan gibi Jedi olmayanlar onu savaşta etkili bir şekilde kullanabildiler ve Gideon’un The Mandalorian 2. Sezon finalindeki kapışmaları sırasında Darksaber ile Din’i neredeyse alt edebilmesinin nedeni de budur.

Darksaber Mandalor kültüründe çok önemli bir statü sembolü olduğu için savaşta kazanılması gerekir. Hem statüsü hem de fiziksel özellikleri sebebiyle de kullanan kişiler güç kazanmak isteyenler tarafından daima hedef alınır, dolayısıyla bu durum kılıca sahip olmayı diğer ışın kılıçlarından çok daha tehlikeli hale getiriyor.

Şimdilik Darksaber’ın hikayesi bu kadar. Ancak Mandalorian’ın üçüncü sezonuyla beraber nice olaylara yol açacağına şüphe yok. Belki o dönemlerde (yazarken bile inanmıyorum) bir güncelleme de atarız. O zamana değin, başka yazılarda görüşmek dileğiyle. Esen kalın.

Spread the love

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın